Ama kadınlar yine de her gün alışverişe çıkmak durumundaydılar ama çıkmadılar, çünkü elektrik bize buzdolabını getirdi. | TED | ولكن كان لا يزال على النساء التسوق كل يوم, ولكن لم يكن عليهم فعل ذلك, لأن الكهرباء جلبت لنا الثلاجة الكهربائية. |
alışverişe çıkmak istedim, başka planları varmış. | Open Subtitles | لقد اردت الذهاب الى التسوق و هى وضعت خطط اخرى |
Bir daha ki sefere beraber alışverişe çıkmak istediğinde onunla kafatasımda bir oyuk açarsın. | Open Subtitles | ان تطلبين مني التسوق معك في المرة القادمه مستخدمة غطاء جمجمتي |
Zavallı adam tam da alışverişe çıkmak üzereymiş. | Open Subtitles | 28عاما الشاب المسكين كان فى اجازه فقط يقوم ببعض التسوق |
Çiçeklerden beslenirler ve çiçekten çiçeğe konarken, aslında buna çiçek pazarında alışverişe çıkmak denilebilir, neticede bu değerli polen taşıma hizmetini verirler. | TED | فهو يتغذى على الزهور، وكلما انتقل من زهرة لأخرى، وخاصة خلال رحلة التسوق لدى بائع الزهور بالمنطقة، قدم لنا خدمة تلقيح المزروعات الثمينة. |
alışverişe çıkmak için birini ararsan beni ara. | Open Subtitles | هاتفينى إذا أردت التسوق |