Gerçekten Şükran Günü'nden önceki gece alışverişe gitmek mi istiyorsun? | Open Subtitles | هل ترغبين فعلا في الذهاب للتسوق الليلة السابقة لعيد الشكر؟ |
alışverişe gitmek için dersi asmak seni özürlü yapmaz. | Open Subtitles | سأعوضك عزيزتي . تجنب الحصص و الذهاب للتسوق لا يجعلك شخص مختل |
Benimle alışverişe gitmek istemiyorsa neden direkt söylemedi? | Open Subtitles | إذا لم يكن يريد الذهاب للتسوق معي، لمَ لم يقل ذلك؟ |
Bugün alışverişe gitmek ister misiniz? | Open Subtitles | أتريدون يا رفاق الذهاب للتسوق اليوم؟ |
Bu çalan bir telefon, haberlerdeki birşey, internet, veya alışverişe gitmek olabilir. | Open Subtitles | شئ في الأخبار , شئ على الانترنت الذهاب إلى التسوق ربما |
Yanında 150 kiloluk çocukla alışverişe gitmek gibi bir şey. | Open Subtitles | و مرتدياً السترة الجلدية إنه مثل الذهاب إلى المتجر مع طفل يزن 300 باوند |
Biliyor musun, gerçekten yapmak istediğim, ...annemle alışverişe gitmek. | Open Subtitles | ما اوده حقاً هو الذهاب للتسوق مع أمي |
alışverişe gitmek, maç seyretmek ya da masaj ister misin? | Open Subtitles | -مثل الذهاب للتسوق أو مشاهدة كرة القدم أو الحصول على تدليك؟ |
- alışverişe gitmek istiyorum. | Open Subtitles | أريد الذهاب للتسوق |
Eric, tatlım, alışverişe gitmek zorunda değiliz. | Open Subtitles | إريك) عزيزي لا يتوجب) علينا الذهاب للتسوق |
alışverişe gitmek? | Open Subtitles | ؟ الذهاب للتسوق ؟ |
Cumartesi olmaz. Marliyn alışverişe gitmek istiyor. | Open Subtitles | لا يمكننى ذلك , يوم السبت (مارلين) تريد الذهاب للتسوق |
alışverişe gitmek istemiyorsun, kariyerimle ilgilenmiyorsun. | Open Subtitles | لا تريدين الذهاب إلى التسوق أوالتحدثعن حياتيالمهنيه... أو حتى عمل أي شيء ... |
Eminim ki alışverişe gitmek zordur. | Open Subtitles | أراهن أنه من الصعب . الذهاب إلى المتجر |