Sopanın başındaki titanyum alaşımı korumak için. | Open Subtitles | لتثبيت سبائك التيتانيوم التي توجد على رأس مضرب الجولف |
Laboratuar, dişlerin arasında az miktarda titanyum alaşımı buldu. | Open Subtitles | عثر المختبر على كمّيات ضئيلة من سبائك التيتانيوم في الخيوط |
Nikel çeliği alaşımı kullanan İngiliz çelik üreticileri hakkında bir araştırma başlatacağım. | Open Subtitles | أنا سأقوم بمسح لجميع الشركات المصنعة للصلب البريطاني التي تقوم بصناعة سبائك النيكل والصلب |
Titanyum alaşımı. Oldukça iyi yapılmış, oldukça pahalı, oldukça özel bir kasa. | Open Subtitles | سبيكة تيتانيوم هنا، إنهّا جيّدة الصنع حقاً، و مكلفة جداً |
Kanında bir fili zehirlemeye yetecek kadar çok metal alaşımı var. | Open Subtitles | دمّه له سبيكة معدنية كافية فيه لتسمّم فيل. |
Bir yıl önce, Crupps'dan 7.000.000$ değerinde atom alaşımı çalındı. | Open Subtitles | قبل عام سرقت أكثر من 7 ملايين سبيكة وهربت خارج المختبرات |
Başka bir odadan olsa belki ama bu kasanın duvarları 10cm'lik kobalt alaşımı. | Open Subtitles | من خلال الطبقة الخارجية للفولاذ ربما لكن سماكة هذا الشيء تبلغ 3 بوصات مكعبة من خليط الكوبلات الصلب |
İngiltere'de nikel-çekil alaşımı konusunda uzmanlaşmış dökümhaneleri bilmediğini farz ediyorum. | Open Subtitles | أنا لا أفترض أنه يمكنك أن تدلني على سباكين المعادن في انجلترا من ذوي الخبرة في سبائك النيكل والصلب |
Ya vücudum bileşim içindeki alaşımı reddederse? - Kakayla dışarı atarsın, olur biter. | Open Subtitles | ماذا لو رفض جسمي سبائك المركّب؟ |
Gövde olarak krom alaşımı kullanmışlar. | Open Subtitles | واستخدموا سبائك الكروم لجسم السفينة. |
Felicity bize biraz cüce yıldız alaşımı verdi. | Open Subtitles | فيليسيتي لنا مع التوصيل بعض سبائك dwarfstar. |
Nikel-çelik alaşımı. | Open Subtitles | سبائك النيكل والصُلب |
Atom kostümünün yapıldığı ve güç aldığı madde, cüce yıldız alaşımı. | Open Subtitles | بدلة (أتوم) مصنوعة من مادة سبائك النجم القزم. |
Titanyum kaplamalı, kobal krom molibden alaşımı ultra yüksek moleküler ağırlıklı polietilen bileşeni. | Open Subtitles | معدن كروم كوبالتِ سبيكة موليبدنومِ مَع a طلاء تيتانيومِ وجزيئي عالي جداً الوزن polyethylene مكوّن. |
O bir trinyum titanyum alaşımı. | Open Subtitles | انها سبيكة ترنيوم تيتانيوم |
Yumuşak eriyik hâlinde bir maden alaşımı. | Open Subtitles | أي سبيكة ذوبان ناعمة. |
Kara Yıldız alaşımı. | Open Subtitles | سبيكة نجوم الظلام. |
Siyah yıldız alaşımı. | Open Subtitles | سبيكة النجم الاٍسود |
Emerson'nun alaşımı. | Open Subtitles | إنّها سبيكة "إيمرسون". |
Bu yüzden giysinin astarı için kullanabileceğimiz metal ya da alaşımı bulmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | لذا فإنّي أحاول التحقّق من وجود معدن أو خليط من المعادن لنستخدمه في بطانة البذلة. |
Bulduğun partikül, krom alaşımı. | Open Subtitles | كانت الجسيمات التي وجدتها عبارة عن خليط الكروم. |