O parayı asla alamazsınız, benim adıma açılmış bir hesapta. | Open Subtitles | لن تحصل على هذا المال مطلقأ إنه في حساب بإسمي. |
Koyduğunuz enerjiden daha fazlasını alamazsınız. | TED | لا يمكنك الحصول على طاقة أكثر مما أدخلت. |
Pasaport olmadan vize alamazsınız ve bir ülkeniz olmadan da pasaport alamazsınız. | Open Subtitles | لا تستطيع الحصول على تأشيرة بدون جواز سفر ولا يمكنك الحصول على جواز سفر جديد بدون بلد |
- Yehova "kan alamazsınız" der. | Open Subtitles | -الرب يقول أنه لايمكنك أخذ الدم |
- Onları alamazsınız! - Bak alıyorum! Pardon! | Open Subtitles | لا يمكنك أخذ تلك الأشياء لقد فعلت للتو ، المعذرة |
...ama kermesimizi asla alamazsınız" | Open Subtitles | "لكنكم لن تأخذوا سوقنا للأشياء المستعملة ابداً" |
Tacımı alabilirsiniz, ama Carter'ınkini alamazsınız. | Open Subtitles | خذي بضاعتي لكنك لن تأخذي تاج كارتر انها لا تشكل تهديدا لك تشيلزا |
Korkunç derecede susamıştım; çünkü sadece kar yiyerek ne kadar yerseniz yiyin vücudunuza yeteri kadar su alamazsınız. | Open Subtitles | كنت عاطش بيأس , لأنه مهما من الثلج تأكل أنت فقط لا تحصل على ماء يكفي لنظامك |
Fakat mallarımızı geri alamazsınız. I Ching, iflasa kadar 6 ayım olduğunu söylemişti. | Open Subtitles | ولكن لا يمكنك أن تأخذ جميع سلعنا ، المنظمة أخبرتني أن أمامي 6 شهور على افلاسي |
alamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تأخذهم. |
İyi de alamazsınız ki. Bu, benim bir arkadaşımın. | Open Subtitles | لا تستطيع أخذ هذه، إنها مُلك لصديقة لي |
Onu da alamazsınız! | Open Subtitles | لا يمكنكم أن تأخذوها هي الأخرى! |
On sente bir somun ekmek alamazsınız. Somunlar 15 sentlik. | Open Subtitles | لا يمكنك شراء رغيف خبز بعشرة سنتات يوجد لدينا ذو الخمسة عشر سنتاً فقط |
Yani, eğer basitçe, Kaliforniya'daki insanlar ne kadar mutlu diye soracak olursanız doğru cevabı alamazsınız. | TED | إذاً، إن سألت السؤال البسيط حول كم هم سعداء الناس الذين في كالفورنيا، فانك لن تحصل على الإجابة الصحيحة. |
Hayatım, "Size inanmıyorum ve benden bir kuruş alamazsınız" ın Fransızcası nedir? | Open Subtitles | شكراً كيف أقول بالفرنسية : إننى لا أصدق كلمة مما تقول و لن تحصل على قرش واحد |
- Yarına kadar benzin alamazsınız! - Yarın. | Open Subtitles | لن يمكنك الحصول على الوقود قبل الغد الغد ؟ |
Pasaport olmadan vize alamazsınız ve bir ülkeniz olmadan da pasaport alamazsınız. | Open Subtitles | لا تستطيع الحصول على تأشيرة بدون جواز سفر ولا يمكنك الحصول على جواز سفر جديد بدون بلد |
Bu bebeği benden alamazsınız. | Open Subtitles | - كان لديك قضايا لايمكنك أخذ هذا الطفل بعيداً ! |
Onu alamazsınız. Onunla daha işim bitmedi. | Open Subtitles | لا يمكنك أخذ هذا لم أنتهِ منها بعد |
Bebeğimi benden alamazsınız. Hepinizi öldürürüm. | Open Subtitles | لن تأخذوا الطفلة، سأقتلكم أجمعين. |
Uydu antenimi alamazsınız! | Open Subtitles | لن تأخذي طبقي الفضائي |
Bu şeyleri bir Donanma maaşıyla alamazsınız. | Open Subtitles | أنت لا تحصل على هذه الأشياء من راتب البحرية. |
Komiserim, mahkeme kararı olmadan kan örneği alamazsınız, bunu biliyorsunuz. | Open Subtitles | إيها الملازم, لا يمكنك أن تأخذ عينة من الدم دون آذن من المحكمة, أنت تعلم ذلك |
alamazsınız. | Open Subtitles | لا يمكنك أن تأخذهم. |
Bu parayı alamazsınız. Bu para Roma'ya ait. | Open Subtitles | لا تستطيع أخذ هذا المال، إنه يخصّ (روما). |
Hayır! Onu alamazsınız! | Open Subtitles | لا يمكنكم أن تأخذوها! |
On sente bir somun ekmek alamazsınız. Somunlar 15 sentlik. | Open Subtitles | لا يمكنك شراء رغيف خبز بعشرة سنتات يوجد لدينا ذو الخمسة عشر سنتاً فقط |
Köpeği çocuğa vereceğime söz verdim. Köpeği alamazsınız. | Open Subtitles | وعدت بتقديم الكلب إلى الولد لا يمكنك أخذه |
- Üzgünüm. Onu alamazsınız. Adı listede. | Open Subtitles | انا اسف,لا يمكنك أن تأخذه طالما هو في القائمة ان كان عاملا ماهرا لا ينبغي أن يكون في القائمه |