Eczanelerde, kutusu 3.99'a satılan o şeylerden almış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنها قد قامت بشرائها من ذلك النوع الذي ثمنه 3,99 جنيه من الصيدلية |
Üç kez gitti ama, biraz olsun risk almış olmalı. | Open Subtitles | لكنه قام بثلاث جولات لابدّ أنّه تحمّل مخاطرًا |
Bunu bizim aileden almış olmalı. | Open Subtitles | ليته اكتسب ذلك من جانب عائلتنا نحن |
Zorunlu ihtiyat kararı almış olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يبدأ صناديق الإدخار الإلزامية لنا |
öyleyse eli aldığım zaman benim parmak izimi almış olmalı. | Open Subtitles | لذا عندما ألتقطت اليد يجب أن يكون قد حصل على بصمتى |
Reddington Kirk'ün parasını almış olmalı. | Open Subtitles | (لابُد أن (ريدينجتون) تمكن من وضع يديه على أموال (كيرك |
Bir şey almış olmalı Susy. Mutlaka almış olmalı. | Open Subtitles | "لابد أنه أخذ شيئاً , يا "سوزى ذلك مؤكد |
Her kim yaptıysa, onu anayoldaki otobüs durağından almış olmalı diye düşünüyorlardır. | Open Subtitles | يظنون هذا, أياً كان الفاعل لابد أنه أخذها من محطة الحافلات على الطريق السريع. |
Başka bir yerden teklif almış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنها حصلت على عرض من مكان ما او شيئا كهذا |
Telefon numaramı bilgisayar kayıtlarından almış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنه حصل على رقمي من الحاسوب. |
Eski bir tüfek. Bunu özel bir silah dükkanından almış olmalı. | Open Subtitles | بندقيّة قديمة، لا بدّ أنّه اشتراها من محلّ أسلحة مميّز. |
Bunu birinden almış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنها خصلت على ذلك من شخص ما |
Mektupların arasından almış olmalı. | Open Subtitles | لا بد أنها اخرجتها من صندوق البريد |
- İlaçlarını içkiyle birlikte almış olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه خلط أدويته مع الخمر. |
Alan içeriden almış olmalı. | Open Subtitles | لابدّ أنّه حصل عليها |
Bunu bizim aileden almış olmalı. | Open Subtitles | ليته اكتسب ذلك من جانب عائلتنا نحن |
Zorunlu ihtiyat kararı almış olmalı. | Open Subtitles | يجب أن يبدأ صناديق الإدخار الإلزامية لنا |
Mümkün. Yardım almış olmalı. | Open Subtitles | من الممكن لا بد ان يكون قد حصل على مساعدة |
Reddington Kirk'ün parasını almış olmalı. | Open Subtitles | (لابُد أن (ريدينجتون) تمكن من وضع يديه على أموال (كيرك |
Ana listeyi almış olmalı. | Open Subtitles | لابد أنه أخذ القائمة الكبرى |
Katil benim Thomas'a verdiğim silahı almış olmalı. | Open Subtitles | القاتل لابد أنه أخذها من سلاح (توماس) الذي أعطيته أياه |
Audrey'nin ismini Henderson'dan almış olmalı. | Open Subtitles | (لابد أنها حصلت على اسم (أودري) من (هندرسون |
eBay'den almış olmalı. | Open Subtitles | Ebay لا بد أنه حصل عليها على موقع أو شيء كذلك |
Eski bir tüfek. Bunu özel bir silah dükkanından almış olmalı. | Open Subtitles | بندقيّة قديمة، لا بدّ أنّه اشتراها من محلّ أسلحة مميّز. |