Ağır suç değil Ama tabii ki endişe edilecek bir şey. | Open Subtitles | , هذه ليست جريمة لكن بالطبع هو شئ يجب القلق حياله |
Ama tabii ki kimse buna inanmıyor. Asla da inanmayacaklar. | Open Subtitles | لكن بالطبع, لا أحد يصدق هذا ولن يفعل أحد آخر |
Ama tabii ki, gerçek manada elde edilen karlar ne diye bakarsak, 8000 doların neredeyse tamamı aslında sübvansiyon. | TED | لكن بالطبع, اذا نظرت مالذي يعنيه هذا الربح, حوالي 8000 دولار تذهب في الواقع كأعانات |
Geminin dalabileceği azami derinlik 90 metre, Ama tabii ki daha derine inebiliriz. | Open Subtitles | عمق المركب يقدر بــ 90 متراً ولكن بالطبع يمكننا الغوص لأعمق من ذلك |
Kimi zaman kuralların illa ki çiğnenmesi gerekmez Ama tabii ki esnetilebilir ve kesinlikle yeniden yorumlanabilir. | Open Subtitles | وفي بعض الأحيان، القواعد وضعت ليس بالضرورة لخرقها ولكن بالتأكيد لتفسيرها، ألا تظن هذا؟ |
Anlatsaydım gerçekten çok kızardı Ama tabii ki bunu kimseye söylemem. | Open Subtitles | لقد جعله هذا قلقًا جدًا جدًا لكن بالتأكيد لن أخبر أحد |
Benim olmamı istediğiniz kadar değil, eminim ki... ..Ama tabii ki evet, olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | وليس بالقدر الذي تود أن أكونه بالتأكيد... لكن بكل تأكيد نعم، أنا أحاول |
MA: Bence yavaş yavaş değişiyoruz, Ama tabii ki hiçbir şeyin değişmediği ülkeler de var. | TED | مادلين آولبريت : اعتقد ان التغير بطيء ولكن من الواضح ان هناك مناطق كثيرة في دول عدة .. لم يتغير وضعها على الاطلاق |
Anlaşılmaz gibi görünüyor, Ama tabii ki öyle değil, çünkü savaş insanları ellerinden tedavi merkezlerini, hastanelerini, tedarik kanallarını alarak öldürüyor. | TED | يبدو ذلك كشيءٍ محير ولكنه بالطبع ليس كذلك، لأن الحروب تقتل الناس بسلبها لهم عياداتهم الطبية، و مستشفياتهم، وسلاسل التوريد الخاصة بهم. |
Bunun olumlu bir şey yapmak için güvenli bir yol olacağını düşünmüştüm Ama tabii ki olabilecek en kötü şansa sahiptim ve hepimiz tutuklandık. | TED | اعتقدت أنها قد تكون طريقة آمنة لعمل شئ إيجابي، لكن بالطبع وبما أنني أملك أسوأ حظ على الإطلاق فقد تم اعتقالنا جميعًا. |
Ama tabii ki gözleri bulanıktı ve anın büyüsü kaçmıştı. | TED | لكن بالطبع كانت عيناه ملتصقتان بالهاثف، و ماتت اللحظة. |
İnsanlık en büyük icadımız. Ama tabii ki henüz işimiz bitmedi. | TED | أتوافقون؟ لذلك فالإنسانية هي أعظم ما اخترعناه. لكن بالطبع لم ننته بعد. |
Randevunuzu duydum Ama tabii ki, bunu bana söyleme cesaretin falan yok senin. | Open Subtitles | لقد سمعت بموعدكما لكن بالطبع فأنت لم تملك الجرأة لإخباري |
Evet, Ama tabii ki, koruma kapsülünün içindeki sinyali tespit edemedik biz. | Open Subtitles | أي من كان على الجانب الآخر نعم,لكن بالطبع سنكون غير قادرين على كشف تلك الاشارة من خلال الغرفة الشاملة |
Kız kardeşime benziyorsun... Ama tabii ki bu imkansız. | Open Subtitles | تبدين شبه شقيقتي لكن بالطبع , هذا مستحيل |
Saçlarımı tıpkı küçük bir kızken yaptığım gibi 100 kez tararım, Ama tabii ki yalnızca sarmadan önceki gece. | Open Subtitles | أمشط شعري مئة مرة تماماًمثلماكنتأفعلعندماكنتطفلةصغيرة، و لكن بالطبع فقط في الليلة السابقة |
O ev iğrençti. Ama tabii ki bu bir sebep olamaz. | Open Subtitles | ذلك المنزل كان بشعاً لكن بالطبع ، ذلك ليس عذراً |
Ama tabii ki, benim en sevdiğim hayvanım sendin. | Open Subtitles | لكن بالطبع , لقد كُنت أفضل حيواناتي الأليفة |
Yani bu, binayı betimlemek ve tasarımlamak için bir yoldu, Ama tabii ki deneyimleri paylaşmak için de. | TED | لذا فإنها كانت طريقة لرسم المبنى وتصميمه، ولكن بالطبع أيضًا لتوصيل تلك التجارب ببعضها. |
Ama tabii ki bu, büyük resmi göstermiyor. Çünkü artık gıdaları bu şekilde üretmeye ihtiyacımız yok. | TED | ولكن بالطبع هذه ليست صورة عظيمة لأننا يجب أن لاننتج غذاءاً كهذا. |
Ama tabii ki istisnalar var. | TED | ولكن بالتأكيد هنالك استثناء لذلك. |
Sesimi tanıyacağınızı düşünmüştüm Ama tabii ki artık Kanada aksanıyla konuşuyorum. | Open Subtitles | أعتقدت من أنكِ ستتعرفين على صوتي لكن بالتأكيد فإن نبرتي كندية الآن |
Benim olmamı istediğiniz kadar değil, eminim ki... ..Ama tabii ki evet, olmaya çalışıyorum. | Open Subtitles | وليس بالقدر الذي تود أن أكونه بالتأكيد... لكن بكل تأكيد نعم، أنا أحاول |
Ama o dönem ikimiz de bilgisayardan pek anlamazdık genelde internetle ilgili bir şeyle yardım lazım olduğunda çocuklarımızı ya da torunlarımızı çağırırdık, Ama tabii ki, böyle bir durumda bu bir seçenek değildi. Sonra düşündüm, kendi kendime biraz kurcalamam gerekecekti. | TED | وفي ذلك الوقت لم يكن أي منّا جيدًا في استخدام الحاسوب، لذا عادة، إن احتجنا مساعدة في استخدام الإنترنت، كنا نستدعي أبناءنا أو أحفادنا، ولكن من الواضح في تلك الحالة لم يكن هذا خيارًا، لذا فكرت أن أقوم بهذا بنفسي، فقط لأرى |
Ve cevap hayır, Ama tabii ki bu sadece bir film. | TED | والجواب هو لا، ولكنه بالطبع مجرد فلم |