Video çekildikten birkaç saniye sonra, Beijing'deki insanlar Sydney'deki insanlar, Amsterdam'daki insanlar, Washington D.C.'deki insanlar bunu izliyordu. | TED | بعد ثوان من أخذ هذا الفيديو أناس في بكين وأناس في سيدني, وأناس في أمستردام وأناس في واشنطون العاصمة كانو يشاهدون هذا |
Kemp, Amsterdam'daki bir özel güvenlik firması sahibi. | Open Subtitles | جمب يدير شركة أمن خاصة قاعدتها في أمستردام |
Sizlere örnek vermeye devam edebilirim: Ruanda'dan Beatrice Gakuba, bir çiçekçilik işyeri açtı ve şimdi her sabah Amsterdam'daki Hollanda ihalelerine ihracat yapıyor, ve yanında 200 kadın ve erkek çalıştırıyor. | TED | ويمكنني أن أسترسل في تقديم الأمثلة : بياتريس غاكوبا من رواندا ، التي أفتتحت عملاً للزهور وتصدر الآن إلى المزاد الهولندي في أمستردام كل صباح ، وتقوم بتوظيف 200 نساء أخريات ورجال للعمل معها. |
Ve şimdi de Amsterdam'daki bir kopyalama binası. | TED | و نحن الآن نملك نسخة أخرى نقوم ببنائها في امستردام |
Benimkiler dahil! Temmuzda Amsterdam'daki hava durumu. | Open Subtitles | اوه , يالهي , الطقس في امستردام في شهر تموز |
Ama korkarım ki Amsterdam'daki sol siyaset cinsi ABD'de yok." | TED | لكن أخشى أن جماعة السياسيين اليساريين الموجودة عندكم في أمستردام -- هي غير موجودة في الولايات المتحدة." |
Yani, eğer uydularından birini Oxford'taki bu tiyatronun çatısına koyabilseydik, Amsterdam'daki bir stadyumun sahasındaki futbol topunun fotoğrafını net bir şekilde çekebilirdik. | TED | لذا إذا تمكنا من إرفاق أحد أقمارهم الصناعية بسطح هذا المسرح في أوكسفورد، يمكننا التقاط صورة لكرة قدم، بوضوح على ساحة استاد في أمستردام. |
Amsterdam'daki o yaşlı kadın. | Open Subtitles | تلك السيدة العجوزِ في أمستردام. |
Amsterdam'daki grevden sonra. | Open Subtitles | بعد الغارات الجوية في أمستردام |
Amsterdam'daki her denizci bu yolculuğa katılmak istemişti. | Open Subtitles | كل بحار في " أمستردام " أراد الإنضمام إلى الرحلة |
En iyisi! Amsterdam'daki en iyi yemekler orada. | Open Subtitles | .أفضل طعام على الإطلاق في أمستردام |
Amsterdam'daki gerçek bir cerraha danıştım. | Open Subtitles | قمت باستشارة جراح حقيقي في أمستردام. |
Amsterdam'daki bir kumarhanede 300 bin sterlin bırakan bir adamın nasıl bir hayatı olabileceğini söyler misin? | Open Subtitles | اخبريني كيف لهذا الحقير من ضاحية (باليفيرمت)، أن يمتلك 300 ألف جنيه للغسيل في (أمستردام)؟ بما أنك صحافية لامعة. |
Motosiklet. Motosiklet kullanan insanlar, Amsterdam'daki pizzacılardır. | Open Subtitles | تقول "دراجة هوائية", إنها تستخدم لتوصيل (البيتزا) في (أمستردام) |
Amsterdam'daki ilk görevin, kariyerinin başlangıcıydı. | Open Subtitles | (ليون)، مهمتك الأولى في "أمستردام" كانت بداية حياتك العملية. أعطيناك حياة، |
Amsterdam'daki küçük Gardiyan partine ben de katıldım. Kutular gitti, haliyle senin hayat sigortan da tabii. | Open Subtitles | لقد اقتحمتُ حفلة حرّاسك الصغيرة في (أمستردام)، الصناديق انتهت |
Geçen ay Amsterdam'daki Vanderloos Sanat Galerisinde adamımız az kalsın kendisini camdan çıkarken gören bir polise yakalanıyordu. | Open Subtitles | أمستردام لذا ، في الشهر الماضي في "معرض فاندرلوس" في "أمستردام" كان على وشك أن يقبض على رجلنا عن طريق شرطي شاهده يتسلل عبر النافذة |
Çoktan Amsterdam'daki bir arkadaşımla temasa geçtim. | Open Subtitles | لقد قمت بالأتصال بأحد اصدقائي في امستردام |
Ona fileli elbise giydirip Amsterdam'daki bir camekânın arkasına mı koyacaksın? | Open Subtitles | ستلبسها مثل سمكة ستضعها على نافذة في امستردام |
Bunu San Francisco'daki San Adread Fault Line'a koymamız gerekiyor, Amsterdam'daki ve Orta Doğu'daki sel bölgesi.. Evet, her neyse ... | TED | لذلك علينا وضعها في سان اندرياس فولت لاين في سان فرانسيسكو منطقة فيضان في امستردام و الشرق الأوسط صحيح؟ لذلك على أية حال |