Peki güvenlik kasasının anahtarının bende olması nasıI? | Open Subtitles | ما رايك بــــ لان معى مفتاح صندوق الامانات |
Aydınlanmanın anahtarının mantık değil duygular olduğuna inandı. | Open Subtitles | آمن أنّ مفتاح معرفة الذات يكمن في العاطفة، ليس المنطق. |
Bir insanın hayatında başarının anahtarının eğitim olduğunu düşünürmüş. | Open Subtitles | وقد أعرب عن اعتقاده بأن التعليم هو مفتاح النجاح لحياة أي إنسان |
Ama eve gittiğimde çöpün anahtarının bende olduğunu hatırladım. | Open Subtitles | لكن عندما وصلت إلى البيت، أدركت بأنّني كان عندي المفتاح إلى دومبستر. |
Şifre anahtarının ne olduğunu bilmiyorlar. Rambaldi her şeye saklamış olabilir. | Open Subtitles | لا يعرفون شكل المفتاح السرى وربما يكون فى أى شئ |
-İngiliz anahtarı kullanmam. Boru anahtarının tutuşu daha iyi. | Open Subtitles | لا أستخدم كماشات التثبيت,أنا أفَضِل مفتاح الأنابيب |
Şimdi, biz sizi teker teker de kesebiliriz ya da sen bana zincirin anahtarının yerini söylersin. | Open Subtitles | الان, نستطيع طردكم خارجا واحد تلو الاخر او تخبروني اين مفتاح هذه الاله |
Joe'ya rehin kasanın anahtarının mavi yağmurluğumda olduğunu söylemelisin. | Open Subtitles | يجب عليك ان تخبري جو ان مفتاح صندوق الإيداعات في جيب معطف المطر الأزرق |
Acaba oda anahtarının bir kopyasını çıkarmak ne kadar zor olabilir? | Open Subtitles | أتساءل كيف أنه سيكون من الصعب الحصول على نسخة من مفتاح غرفته |
O zaman sınav cevap anahtarının odanda bulunmasını nasıl açıklayacaksın? | Open Subtitles | إذن كيف تشرح وجود مفتاح إجابة الاختبار النصفي في غرفة الإخاء التابعة لك ؟ |
Dibe vardığım zaman bunu çıkarıp, şu sualtı havuzuna yüzüp, ...istasyona giriyorum, sarı ışığın yanıp söndüğü elektrik anahtarının olduğu yere yüzüp, onu çeviriyorum. | Open Subtitles | أنزعه إذاً فحسب عند وصولي للقاع و أصعد إلى الحوض ثم داخل المحطة أسبح إلى داخل الغرفة التي بها مفتاح أصفر اللون |
Bizim evin yedek anahtarının yerini tespit et. | Open Subtitles | أحضري مفتاح الطوارئ لشقّتنا الذي تحتفظين به. |
Dairenin anahtarının, başka kimsede olmadığını iddia ediyorsun. | Open Subtitles | أنت تدعي أنه لا يوجد أحد آخر لديه مفتاح لدخول شقتك |
Soyunma odasına girmenin tek yolu, anahtarının olması. | Open Subtitles | الطريقة الوحيدة إلى أن غرفة خلع الملابس هي مع مفتاح مرور. |
Yanındaydım adamım. Mutlu bir evliliğin anahtarının bir uçak kazası ve süper güçler olacağını kim bilebilirdi? | Open Subtitles | لقد كنت بجانبك وقتها يا رجل، من كان يتخيل أن وقوع طائرة وقوى خارقة هي مفتاح اللغز لزيجة سعيدة؟ |
Sanki özgürlüğümün anahtarının dışarıda bir yerlerde olduğunu bilerek ölmemi istiyorlar. | Open Subtitles | كأنهم أرادوني أن أموت مع معرفة أن المفتاح لحريتي |
Hitler Avrupa'daki savaşı kazanmanın anahtarının... | Open Subtitles | عرف هتلر المفتاح إلى كسب الحرب في أوروبا |
Bekle, her şeyin anahtarının bu olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | انتظر، هل تقول أن هذا هو المفتاح للموضوع بأكمله؟ |
Peki, beni kanıt odasına sokabilir misin dediğimde sende anahtarının olmadığını söylemek aklına gelmedi mi? | Open Subtitles | حسناَ حين طلبت منك إدخالي غرفة الأدلة لم تظنه كان الوقت المناسب لتخبرني أن المفتاح ليس معك ؟ |
Ama sekreterim dışarıyı aramak, tuvalet anahtarının nerede olduğunu bilmek gibi önemli şeylerde bana yardım ediyordu. | Open Subtitles | لكن عاملة مكتبي ساعدتني بخصوص الامور الصعبة كثيراً مثل الاتصال بالخطوط الدولية اين كنا نحتفظ بمفتاح الحمام |
Bu yerin anahtarının herkeste olduğunu bilmek güzel. | Open Subtitles | يسعدني أن يمتلك الجميع مفتاحاً لهذا المكان. |
Uzun uzun düşündükten sonra bu vakanın çözüm anahtarının Dvd'deki hikayeyi çözmekte yattığını fark ettim. | Open Subtitles | بعد الكثير من التفكير، أدركتُ أنّ المُفتاح لحلّ هذا هُو معرفة القصّة على القرص الرقمي. |
Bir kan bağı. Bir kasanın iki ayrı anahtarının olması gibi. | Open Subtitles | نسلٌ بعينه، كمثل مفتاحين لخزينة إيداع أمانة في مِصرف. |