Ancak, insanlar genellikle böyle bir şey düşünmüyorlar, bu da işin diğer yüzü. | TED | و لكن الناس لا يفكرون غالبا بشئ كهذا و الذي هو الجزء الاخر من المعادلة |
Ancak insanlar buna uymadı ve yetkililer de bu durumu kabullendi. | Open Subtitles | لكن الناس ببساطه أتخذتها ملاجىء لهم و أضطرت السلطات لقبول الأمر الواقع |
Ancak insanlar benim gelecek sene senatoya seçilmemi bekliyor. | Open Subtitles | لكن الناس يتحدثون عن إدارتي لمجلس شيوخ الولاية العام القادم |
Doğrudur, Ancak insanlar çeşitli nedenlerden dolayı doktor dükkanında | Open Subtitles | صحيح، لكن الناس الذين يتسوق عند الدكتور لكافة الأسباب |
Ancak insanlar bu işin bu görüntü dizesi, gün doğumu ve gökkuşakları olduğunu sanıyorlar. Gerçekse, daha çok böyle bir şey. | TED | لكن الناس تعتقد انها مجرد سلسلة من المشاهد الجميلة ومشاهد شروق الشمس وأقواس قزح غير أنها في الواقع هي أشبه بشيءٍ من هذا القبيل. |
Ancak insanlar daha cok savasta liderlik edecek birini istiyodu. | Open Subtitles | ...لكن الناس طالبوا بالمزيد شخص يقودهم في القتال ـ ما الذي تريدونه ؟ |
Ancak insanlar değişmez. İnsanlar asla değişmezler. | Open Subtitles | لكن الناس لا يتغيرون و لن يتغيرون |
Ancak insanlar aptaldır. | Open Subtitles | لكن الناس أغبياء. |
Ancak insanlar seni şaşırtabilir. | Open Subtitles | لكن الناس يمكنهم أن يفاجئوك |