işbirliğini ne kadar iyi anladıklarını görmek. Şempanzeler kadar iyi anlıyorlar mı mesela? | TED | هو رؤية مدى فهمهم للتعاون. هل يفهمون ذلك بقدر فهم الشمبانزيات له، على سبيل المثال؟ |
Onlar, sorumluluğun ve demokrasinin ne olduğunu anlıyorlar. | TED | إنهم يفهمون تماما ما تمثله المسؤولية والديمقراطية. |
Her birine ait erotik bir mesafe var ve bunu anlıyorlar. | TED | أنهم يفهمون أن هناك مساحة جنسية التي ينتمي إليها كل واحد منهم. |
Aynı zamanda ön sevişmenin gerçek şeyden önce yaptıkları 5 dakikalık bir şey olmadığını anlıyorlar. | TED | أنهم يفهمون أيضا أن المداعبة ليست شيئا تفعله خمس دقائق قبل الشيء الحقيقي. |
Böylece, bu insanlar eğer kendine iyi davranılmasını istiyorsan, diğer insanlara iyi davranmanın gerektiğini anlıyorlar. | TED | لذا فهموا أن كنت تود المعاملة الحسنة عامل الناس معاملة حسنة أيضاً |
Erotik boşluk-mesafenin başkaları ile yatmaya başlamak olmadığını da anlıyorlar. | TED | أنهم يفهمون أيضا أن هذه مساحة جنسية. ليست متعلقة بأنك تسكت الاخر. |
Bunun nasıl olduğunu hissedebiliyorlar ve neredeyseniz sizinle orada karşılaşacaklarını anlıyorlar. | TED | يظنون أنهم يفهمون النظام، ويشعرون بأنني ذاهب لمقابلتهم أينما كانوا. |
Harika bir şehrin ne olabileceğini ve olması gerektiğini içten içe anlıyorlar. | TED | فهم يفهمون جوهريا الشكل الذي ينبغي أن تكون عليه المدينة الرائعة. |
Ve neden böyle? Çünkü üçgenleri anlıyorlar ve kendi kendini destekleyen modeller sabit yapılar kurmada anahtardır. | TED | ولماذا هذا؟ لأنهم يفهمون المثلثات والأنماط الهندسية التي تعيد ضبط نفسها التي هي مفتاح بناء هياكل مستقرة. |
"Amerikalılar, Tarihsel Materyalizm'i bizden daha iyi anlıyorlar." | Open Subtitles | الأمريكان يفهمون نظرية المادية التاريخية أفضل منّا |
Kendinde olmadığını anlıyorlar. Onu nasıl getireceklerini biliyorlar. - İyi misin? | Open Subtitles | الجميع يفهمون أنه ليس على حاله يعرفون كيف سيعتقلونه |
Yaptığım hareketlerden Wu'nun iyi bir düzenbaz olduğunu anlıyorlar. Halkı arasında itibarı artıyor. | Open Subtitles | إنهم يفهمون موقفي، وهو ماكر لعين من شأن هذا تعظيمه عند شعبه |
Anladıklarını sanmıyorum. Bence anlıyorlar. | Open Subtitles | لا أعتقد أنهم يفهمون بل أعتقد أنهم يفهموننا جيدا |
İşinize yararlar. Basit emirleri anlıyorlar. | Open Subtitles | . هم سيعملون من اجلك . هم يفهمون أوامر بسيطة |
Çinliler hareketten anlıyorlar ben de çinlileri anlıyorum. | Open Subtitles | الصينييون يفهمون الحركات وأنا أفهم الصينيين. |
İnsanlar dayağı annemin yaptığı şeyden daha iyi anlıyorlar. | Open Subtitles | الناس يفهمون التعرض للضرب اكثر مما تفهم امي |
Amerikan kültürünü, bizim onları anladığımızdan daha iyi anlıyorlar. | Open Subtitles | أنهم يفهمون الثقافة الأمريكية أكثر من ذلك بكثير مما كنا فهم لهم. |
Burası Avrupa gibi değil. Orada sürücülükten anlıyorlar. | Open Subtitles | إنها ليست مثل القارة أعنى أنهم يفهمون فى السيارات هناك |
Hayır anne dünyadaki onca çocuğun içinden beni ve Cindy teyzelerini seçtiğini anlıyorlar. | Open Subtitles | لا يا أماه، إنهم يفهمون أنك اخترتيني و عمتهم سيندي من كل الأطفال حول العالم |
Bir dişiden gelse de diğerleri bunun bir veda olduğunu anlıyorlar. | Open Subtitles | وهكذا هي والآخرون فهموا أن هذا هو الوداع |
ve nasıl geri getireceklerini biliyorlar çünkü büyük bir miti açıklığa kavuşturdular ki bu kendiliğinden olan siz çamaşır katlarken cennet aşağı düşecek olan bir mit makineden tanrı gibi ve aslında onlar ilişkilerinde uzun dönemde olacak olanların halihazırda olduğunu anlıyorlar. | TED | ويعرفون كيفية اعادتها لأن لديهم إيضاح أسطورة واحدة كبيرة، التي هي أسطورة العفوية، والتي هي، هي التي تسقط من السماء بينما تطوي الغسيل مثل آله الآلة السابقين، في واقع الأمر فهموا هذا أيا كان ما سيحدث فقط في العلاقة طويلة الأجل لديها بالفعل. |