Hapisten bedava çıkış kartının ne anlama geldiğini anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أنت تفهم ما معنى البطاقة المجانية التي ستخرجك من السجن، صحيح؟ |
anlıyorsun, öyleyse, eğer bu konuda anlaştıysak, bu sandviçi yiyeceğim. | Open Subtitles | انت تفهم, لذا سأكل هذه الشطيره اذا كان لدينا اتفاق |
Yani ne zaman çalıştığını anlıyorsun ve kendinden eminsin çünkü bu planın etkililiği bilimsel modellemeye dayanıyor. | TED | إذ تفهم وقت عملك وتملك بعض الثقة لأن هذه الخطة مبنية على نمذجة علمية لتقدير فعاليتها. |
Teyzen kim olduğumu asla öğrenmemeli. anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لابد ألا تعرف عمتك من أكون هل تفهمين قصدى ؟ |
Bu kısmını anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تفهمين هذا الجزء من الحديث, أليس كذلك؟ |
Söylediğim hiçbir şeyi çevirmiyorsun. Demek ki beni anlıyorsun ahbap. | Open Subtitles | إنّكَ لا ترجم أيّاً ممّا أقوله له ممّا يعني أنّكَ تفهمني تماماً |
Bunu teklif etmen büyük incelik, ama anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لطيف منك إقتراح هذه الوظيفة، لكنّك تتفهم الوضع، صحيح؟ |
Hiçbir şey beni durduramaz. Bunu anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | ولن يوقفنى أحد أنت تفهم ذلك، أليس كذلك ؟ |
Durumumu anlıyorsun. Yapmalıydım, beni suçlama. | Open Subtitles | يجب أن تفهم كان يجب علي فعل ذلك كان يجب أن أفعلها |
Her yere burnunu sokmasına izin veremeyiz, ne dediğimi anlıyorsun sanırım. | Open Subtitles | لا نستطيع السماح لها بالتجول في المكان إذا كنت تفهم قصدي... |
anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنت تفهم هذا، أليس كذلك؟ ليس هناك حل أخر. |
Komutanla ne kadar çok karşılaşırsan... hayatta uyulması gereken belli kurallar olmadığını daha iyi anlıyorsun. | Open Subtitles | كلما تنظر الى السيد جوز تفهم أنه لا يوجد قواعد لابقائك حيا |
Ben böyle söylemezdim. Bence sen kadınları çoğu erkekten daha iyi anlıyorsun. | Open Subtitles | لا أريد قول ذلك, أنت تفهم المرأة أفضل من أغلب الرجال. |
anlıyorsun değil mi bu sadece bir gecelik? | Open Subtitles | أنت تفهمين إنها فقط هذه الليلة ، أليس كذلك؟ |
Gemideki herkesle görüştüğümü anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | تفهمين أنني أستجوب الجميع على متن المركبة |
Hayır! Yanlış anlıyorsun. Basın her şeyi çarpıtıyor. | Open Subtitles | لا , انت تفهمين الموضوع بشكل خاطئ ان الامور اختلطت عليك |
Yani, şarap çiçekleri öldürür zaten ama ne demek istediğimi anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | أعني لأنّ النبيذ يقتل هذه النباتات ـ لكن أنتَ تعلم، أنتَ تفهمني أليس كذلك؟ |
Yani, durum hakkındaki endişemi ve devam etme isteğimi anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | لذا، أعتقد أنك تتفهم مخاوفي ورعبتي بالإستمرار |
June, bunun ne kadar önemli olduğunu anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | جــون , انت تتفهمين مدى أهمية هذا , صح ؟ |
Bir dakika önce bir şeyler bildiğini düşünüyorsun sonra hiçbir şey bilmediğini anlıyorsun. | Open Subtitles | في لحظة تعرف فيها ما تعرفه، ثم تدرك بعدها أنّك لا تعرف شيئاً |
Beni çok iyi anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | أنتِ تفهمينني تماماً .. أليس كذلك ؟ |
Belki merhameti de; fakat cinayeti rahatsız edici derecede iyi anlıyorsun. | Open Subtitles | وربما الرحمة كذلك، لكن القتل أمر أنت تفهمه بشكل جيد مقلق |
Keşke bir not bıraksaydı. anlıyorsun ya. | Open Subtitles | كنا نتمنى أن يترك مُلاحظة أتفهمين ما اٌقصد؟ |
Bunu anlıyorsun, değil mi? Takası bir kere Rem'le yaptın zaten. | Open Subtitles | تدركين أنك عقدت الصفقة مسبقًا مع ريم، صحيح؟ |
Mark, anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | مارك , انت فهمتني , اليس كذلك |
Yanlış anlıyorsun, Penguen. | Open Subtitles | أنت أسأت الفهم أيها البطريق آنسة فيل تفتقد إلى العضة |
Bunun benim için bir sorun oluşturabileceğini anlıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | تعي أن ذلك سيمثّل مشكلة إليّ، صحيح؟ |
Ve artık onu bulduğuna göre onun kim olduğunu biliyorsun. Kendinin kim olduğunu anlıyorsun. | Open Subtitles | والآن بما أنكِ وجدتيها، تعلم من هي وتفهم من أنت |
Öyle görünüyor ki bir şeyleri bilmediğin halde anlıyorsun. | Open Subtitles | يبدو هذا وكأنّكِ تعلمين أشياء أنّك فهمتِ |