- Bu çok çirkindi anne. - Tamam canım, anladık. | Open Subtitles | ـ كان ذلك فظيعاً، يا أمي ـ حسناً، فهمنا ذلك |
Sanırım bu sorunu belirlemek için geri adım atmamız ve düşünmemiz gerekiyor. Karşılaştığımız sosyal zorlukların sorunları ve çözümleri üzerine nasıl düşündük ve nasıl anladık? | TED | أعتقد انه ولوضع عنوان لهذا السؤال يجب علينا أن نعود خطوة للوراء ونفكر في كيف فهمنا وتأملنا المشاكل والحلول معاً لهذه التحديات الاجتماعية التي نواجهها |
Tamam birbirimizi anladık,ben onu almak istersem eğer, bir saniye | Open Subtitles | إذن نحن نفهم بعضنا اشتره ، حسناً ؟ انتظر قليلاً |
Onu anladık ve sana son kez soracağım yardımımı istiyor musun? | Open Subtitles | لقد فهمت عليك وهذه آخر مرة أسألك هل تريد مساعدتي؟ |
Belge sahte. Gelinin o olduğunu elbisesinden anladık. | Open Subtitles | لقد عرفنا أنها العروسة على أساس زيها فقط |
İşte o zaman birbirimizi sevdiğimizi anladık. O mükemmel biri, anne. | Open Subtitles | فى هذا المساء اكتشفنا أننا نحب بعضنا البعض ، إنه رائع |
Bence, çok açık bir şeyi anladık: Umuda dayanan optimistler umutlarını kaybedebilir veya moralleri bozulabilir. | TED | وأظن أننا وصلنا إلى فهمنا أنّ المتفائلين يعتمدون على الأمل فحسب ومن ثم فإنهم يخاطرون بوقوع خيبة الأمل والإحباط. |
Duygunun doğasını çok uzun bir süre yanlış anladık ve onların aslında ne olduğunu anlamak hepimiz için önemli sonuçlar verecektir. | TED | لقد فهمنا طبيعة المشاعر بشكل خاطئ منذ مدة طويلة. وإنّ فهم حقيقة المشاعر له نتائج هامّة لجميعنا. |
"Benimkini falan filan" duymak zorunda olmayacağım ya da "cehenneme git" ve "sürtük"... anladık, anne. | Open Subtitles | لن يكون على الاستماع للألفاظ القبيحة و السباب و الاهانات لقد فهمنا يا أمى |
anladık. Çok canlı ve rahatsız edici. | Open Subtitles | فهمنا المقصود إنها صورة حيوية ومزعجة للغاية |
Tamam, tamam anladık. Burası... Gizli Yamyamlık Derneği sığınağı. | Open Subtitles | حسناً ، حسناً ، فهمنا ذلك هذا مخبأ سرّي لمجتمع آكلي لحوم البشر |
Çok basit ve net bir şekilde suyun hidrojen ve oksijen moleküllerinin uygun bir şekilde birleşmesinden başka bir şey olmadığını anladık. | TED | فنحن نفهم بسهولة فورًا بأن المياه ليست إلا مجموع ذرات هيدروجين وأكسجين منظمة بشكل ما. |
anladık ki, bu geceki konserde kızların arasında, köpükle maden arayacaksınız, değil mi? | Open Subtitles | نحن نفهم أنه خلال الحفل الليلة سوف تغمرون الفتيات في الجمهور بالرغوة البيضاء. هل هذا صحيح؟ |
Binbaşı Carter'ı kontrol altına aldığını anladık, ama sen o değilsin. | Open Subtitles | نحن نفهم أنك سيطرت على الرائدة كارتر,ولكنك لست هي |
anladık. anladık. Başka kiminle kalabilirsin? | Open Subtitles | فهمت ، فهمت إذاً مَنْ أيضاً يمكنكِ البقاء معه ؟ |
Tamam, anladık. Aptal locana gitmek istiyorsun. | Open Subtitles | حسنا, فهمت تريد أن تذهب الى الصندوق السخيف |
Evet, anladık. Bakın, kesinti yapmam için bana baskı yapıyorlar. | Open Subtitles | أجل، لقد فهمت ذلك أسمعوا، لقد أتوا إلي من أجل أن يقوموا بـتسريح الموظفين |
- sanırım hepimiz bunu anladık. | Open Subtitles | اعتقد اني لا افهم سؤالك ؟ اعتقد اننا قد عرفنا من انت يا ديف |
Neyse, anladık ki her iki dijital savaş başlığı da tek ve aynı hedefe odaklanmıştı, ama farklı açılardan. | TED | حسناً .. لقد اكتشفنا إذا ان شيفرتي الهجوم كانتا تستهدفان نفس الهدف كل من زواية خاصة به |
Gerçekte ne olduğunu anladık; birileri onlara bunu söylemişti. | TED | لقد علمنا ما حدث بالفعل، شخص ما دفعهم لقول ذلك. |
Zor bir mesele olduğunu anladık ve sorunun üzerinde düşüneceğiz. | Open Subtitles | نحن نتفهم بأن هذه قضية شائكة، وسنأخذ هذه المسألة بعين الإعتبار |
Bir tuhaflık olduğunu ilk o zaman anladık. | Open Subtitles | كانت تلك هى المرة الاولى التى إكتشفنا انه يوجد شئ غريب |
Evet, evet, anladık. | Open Subtitles | نعم، نعم، نحصل عليه. |
anladık. Queens harika. Biz beş para etmeyiz. | Open Subtitles | فهمتك ، "كوينز" رائعه و نحن جبناء ، أنا لا نبالي |
Eskiden o kızlaymış. Şimdi kız bu adamlaymış. anladık. | Open Subtitles | كان يواعد هذه الفتاة هي الأن تواعد ذلك الفتى، فهمتها |
anladık. Kabasın seni şişko piç. | Open Subtitles | نفهمك , أنت وقح أيها السمين اللعين |
Otele döndüğümüzde halının, valizlere sığmayacağını anladık. | Open Subtitles | وعندما وصلنا إلى الفندق أكتشفنا أن السجادة كبيرة على الحقيبة |
anladık. anladık. | Open Subtitles | حصلنا عليه وصلنا له |
Tamam, anladık. Neden bize bilmediğimiz bir şey söylemiyorsun. | Open Subtitles | حسناً، إننا نتفهّم ذلك، لذا لما لاتخبرنا بشيء لانعرفه. |