Frank beni anlamıyordu. Artık onun küçük kızı değildim. | Open Subtitles | فرانك لا يفهمني أنا لست تلك الفتاة الصغيرة أبدا |
Beni anlamıyordu, ama her zaman saygı duyuyordu. | Open Subtitles | لم يفهمني قط ، ولكنه دائماً احترمني |
kimse beni anlamıyordu. | Open Subtitles | لا أحد يفهمني. |
Neden, sadece yalnız kalmak istediğimi anlamıyordu? | Open Subtitles | لماذا لم يفهم أني أردت أن أترك وحدي وحسب؟ |
Fransızca bilmiyordu, ne söylediğini anlamıyordu ve birdenbire olağanüstü oldu. | Open Subtitles | انه لا يتحدث الفرنسيه لم يفهم ما كان يغنيه و فجأة , لقد كان عظيما |
Christopher bilgisayarındaki silme sistemlerini anlamıyordu. | Open Subtitles | كريستوفر) لا يفهم حتى) أنظمة الحماية في حاسوبه |
Niçin tekrar uçmak istemediğimi ya da evden uzakta Tanrı bilir neler yaptığımı ve neden lanet bir ergen gibi davrandığımı anlamıyordu. | Open Subtitles | إنه لم يفهم سبب عدم تلهفي للطيران مرة أخرى و سبب إبتعادي عن المنزل و قيامي بما لا يعلمه إلا الله مع من لا يعلمه إلا الله و كأنني مراهق حقير |
Lou, hortlakların yönetmek yerine saklanıp gerçek doğalarını gizlemelerini anlamıyordu. | Open Subtitles | تابع. حسنا، لو لم يفهم لماذا revenants حاجة لإخفاء، تمويه طبيعتها الحقيقية، |
Ama o, ne dediğinizi anlamıyordu. | Open Subtitles | و هو لم يفهم ما كنتم تقولونه |
Matty sadece rehberi yok etmeyi reddetmemişti bunun neden bu kadar kırıcı olduğunu da anlamıyordu. | Open Subtitles | ليس الأمر أن (ماتي) رفض إتلاف دليل الهاتف فحسب يبدو أنه لم يفهم حتى لماذا كان ذلك مؤلماً |
Ve sonra, diyebilirim ki Bobo, ne olduğunu anlamıyordu. | Open Subtitles | ...وبعد ذلك، يمكن أن أقول، (بوبو)، هو لم يفهم ما كان... |