Şimdiye kadar kimseye anlatmadım... bebekken silikon bir meme emdim ben. | Open Subtitles | أنا لم أخبر أي أحد بذلك و لكن عندما كنت طفلا صغيرا كنت أرضع من حلمة مزيفة. |
Önemli olan da bu DJ. Bunu kimseye anlatmadım. | Open Subtitles | هذا هو الأمر ، يا دى جى أنا لم أخبر ، أى شخص بالأمر |
Bak, neler döndüğünü bilmiyorum. Federallere de bir şey anlatmadım. | Open Subtitles | إسمع ، لا أعرف ماذا يجرى ولم أخبر الفيدرالين بأيّ شيء |
Ona bir şey anlatmadım. Kadın hiç şüphesiz okuyabilir. | Open Subtitles | لم أخبرها بشيء مما لا شك فيه أنها تستطيع القراءة |
Ama sana en iyi kısmını anlatmadım. Gerçek yerini lokalize edebilirim. | Open Subtitles | ، لكن لم أخبرك بأفضل جزء يمكنني تعقبها إلى مكان فعليّ |
Eğer bu imzaladığım belgeyle ilgili bir şey ise kimseye anlatmadım. | Open Subtitles | حسناً، إن كان هذا بسبب ما أمضيت عليه فأنا لم أخبر أحد |
Kimseye anlatmadım. | Open Subtitles | من تخبرة ؟ لا أخبر أى شخص أى من هذة الأشياء |
Bunu kimseye anlatmadım, arkadaşlarıma bile. | Open Subtitles | لم أخبر أحداً يوماً بذلك ولا حتى صديقاتي |
Bunu kimseye anlatmadım, ikizlere bile. | Open Subtitles | لم أخبر أحداً أبداً بذلك بما فيهم التوئمين |
Hayır, öğrendiklerimi Mesken'dekilere anlatmadım. | Open Subtitles | ولا, لم أخبر أحداً في السفارة بما اكتشفته |
Ben söylemek üzere olduğum şey kimseye anlatmadım. | Open Subtitles | أنا لم أخبر أحدا ما أنا على وشك أن أقول لك. |
- ve annaeme bunun hakkında hiç birşey anlatmadım, ama oda asla sormadı, bu yüzden farketmez. | Open Subtitles | ولم أخبر أمي عن ذلك، رغم أنها لم تسأل من الأساس. لذا، ذلك لم يهم. |
Çocuğa hiçbir şey anlatmadım. Emniyetli olduğunu düşünmedim. | Open Subtitles | لم أخبر الولد شيئاً، ما اعتقدت ذلك آمناً |
Bunu kimseye anlatmadım ama okulda çıplak uyandığın kabusu bilir misin? | Open Subtitles | لم أخبر أحداً بهذا من قبل، لكن، هل تعرف ذلك الكابوس الذي تجد فيه نفسك عارياً في المدرسة؟ |
Polise henüz anlatmadım. Hep senin için. | Open Subtitles | لم أخبر الشرطة بعد، الأمر يعتمد عليكِ |
Tamam. Pekala, bu hikaye uygun değil. Sana daha önce hiç anlatmadım. | Open Subtitles | حسناً ، هذه القصة ليست مثالية ولم أخبرها لكم من قبل |
Gerçekten ne düşündüğümü anlatmadım, ama hiçbir zaman Sammy'nin rol yaptığını söylemedim. | Open Subtitles | ظننتها تحاول أن تستدرجني فلم أخبرها برأيي الصادق لكني لم أقل بأنه يدعي المرض |
Size bunu hiç anlatmadım, çünkü tam bir hikaye değil. | Open Subtitles | لم أخبرك هذا من قبل لأنها ليست قصة بالضبط |
Boğazını kestikten sonra yaptıklarımı anlatmadım. | Open Subtitles | الجزء الذي لم أخبره للصحافة هو أني بعدما فعلت ذلك استمررت بقطعه |
Tabii ki o çocuklara gerçekte ne olduğunu anlatmadım. | Open Subtitles | بالطبع ، لم أُخبر هؤلاء الاطفال ماذا حدث فعلاً؟ |
Hayatımı kurtardın ama ben bunu sana hiç anlatmadım. | Open Subtitles | لقد أنقذتَ حياتي و لم أخبركَ بهذا قَط |
Bilmez tabii! Bilmez, çünkü henüz anlatmadım! | Open Subtitles | إن السرية لا تعرف و هي لا تعرف لأنني لم أخبرهم |
Onlara anlatmadım. | Open Subtitles | لم اخبرهم بالضبط عما دار بيننا |
Ama daha size süper zeki olan kızı anlatmadım. | Open Subtitles | ولكننى لم أخبركم حتى عن الفتاة الذكية. |
Bekle, daha en iyi kısmını anlatmadım. | Open Subtitles | أوه، إنتظار. أنا لَمْ أُخبرْك أفضل جزءِ. |
- Ama sana söyledim B. Jenny'ye anlatmadım. Nasıl duymuş bilmiyorum. | Open Subtitles | انا لم اخبر جيني ولا اعلم من نقل الخبر هل اخبرتي دان؟ |