Size karşı Annenizin tarafını tuttuğu zaman kendinizi ihanete uğramış ve sevgisiz hissettiniz. | Open Subtitles | و حين قام باتخاذ جانب أمك ضدك شعرتى بالخيانة و أنك غير محبوبة |
Her neyse, o zaman Annenizin hamile olduğunu bilmeme imkân yoktu. | Open Subtitles | لذا على أية حال، لم أكن لأعلم بأن أمك كانت حاملاً |
Eğer şehvetle baktığınız kişinin gerçekte oğlunuzun ya da kızınızın, Annenizin ya da babanızın kılık değiştirmiş halleri olduğunu keşfederseniz yine iş değişir. | TED | سوف تشعر بصورة مختلفة عندما تكتشف ان الشخص الذي تشعر بالرغبة تجاهه هو صورة معدلة عن ابنك او ابنتك او والدك او والدتك |
Sizi bir çeyrek saat içinde Annenizin odasında görmek istiyorum. | Open Subtitles | اود ان اراك فى حجره والدتك فى غضون 15 دقيقه |
Nasıl söyleyeceğimden emin değilim, fakat Annenizin başına bir kaza geldi. | Open Subtitles | لا أعلم كيف أخبركم بهذا لكن والدتكم تعرضت لحادثة |
Demokrasi, Annenizin bana bıraktığı ve, size iletmeyi unuttuğum bir mesajı gibidir. | Open Subtitles | الديمقراطية ، هي ان امك اتصلت اليوم الفائت ونسيتُ ان اعطيك الرساله. |
Çocuklar, içimde Annenizin hapse girmeyeceğine dair delice bir his var. | Open Subtitles | يا أطفال ، لديّ إحساس قويّ أن أمكم لن تذهب للسجن |
Siz daha Annenizin gözünde pırıltıyken ben bu işleri yapıyordum. | Open Subtitles | لقد كنت أفعل هذا قبل أن تفكر أمك في إنجابك |
Ben babanız değilim ve Annenizin bundan hoşlanacağını hiç sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا لست والدك وأنا لا أعتقد أن أمك تحب هذا |
Cathy Annenizin yüzüğünü beğenmediğini, o yüzden yüzüğü bizim alabileceğimizi söyledi. | Open Subtitles | كاثي اخبرتني أنها لم تحب خاتم أمك واننا نستطيع ان نأخذه |
Annenizin torunlarını kilisede büyütmesinin teşvik edici olacağını farz ediyorum. | Open Subtitles | أتوقع بأن أمك ستشجع جداً أن يتربّى أحفادها في الكنيسة |
Zor zamanlar geçirdiğinize dair bir hikayeniz olacağını, Annenizin sizi bıraktığını veya babanızın sizi dövdüğünü sandım. | Open Subtitles | تركت أمك و أنت صغيراً كان أبوك يضربك بشده |
Bana bakın, Annenizin nerede olduğu, kim olduğu ya da sizin anneniz olup olmadığı hakkında hiç bir fikrim yok. | Open Subtitles | الآن، استمع، حقاً ليس لدي أدنى فكرة أين هي أمك الآن... التي قد تكون، أو بالتأكيد إن كان لك أم. |
Bhavna,üzgünüm ve çocuklar bu kez Annenizin yanına gidemeyeceksiniz . | Open Subtitles | بهافنا، أنا آسف، لا تذهبي إلى منزل والدتك هذه المرة. |
dedi. Bu şartlarda, edimsel bir tepki olarak masayı silip bulaşıkları yıkamayı bir kez daha tekrarlarsanız Annenizin tepkisi, pozitif pekiştirme olur. | TED | في هذا الموقف، يعتبر تصرف والدتك تعزيز إيجابي لو زاد احتمالية تكرارك هذا الفعل: والذي هو تنظيف الطاولة وغسل الأطباق. |
Yaşlı Annenizin çayını nasıl sevdiğini, onu öyküler anlatarak nasıl gülümseteceklerini biliyorlar. | TED | يعرفن كيف تحب والدتك الشاي الخاص بها، كيف يجعلونها تبتسم ويقصُّون عليها القصص على الرغم من إصابتها بالخرف. |
Tek bildiğim Annenizin bir tür içsel panzehir taşıyor olması gerektiği, | Open Subtitles | كل ما أعلمه أن والدتكم تحمل شيئ أشبه بترياق، |
"Hayır, Sayın memur. Annenizin aklında sadece babanız vardı" | Open Subtitles | لا ، ايها الضابط الرجل الوحيد الذى اعط امك اعينها له كان والدك |
Annenizin beslenme çağrısını taklit edecek olursam... Clawdy-claw, clickety-cloo, clawdy-claw... | Open Subtitles | ،والآن ، دعوني أتقمص صوت أمكم .. حلّقوا ، حلّقوا |
Zaten bu ev Annenizin çekip çevirmesi için fazlasıyla büyüktü. | Open Subtitles | هذا المنزل كان كبيراً جداً على والدتكِ للإعتناء به على أي حال. |
İntikam. Annenizin öcünü bu canilerden almazsanız bundan böyle evlatlarım değilsiniz. | Open Subtitles | فانتقما إن كنتما تحبان أمكما وحياتها وإلا فلستما ابنيّ بعد اليوم |
Kim bilir, Annenizin gizlenmiş milyonlarını keşfedeceğiz. | Open Subtitles | قد نكتشف أن والدتكما خبأت ملايين الدولارات |
Buranın Annenizin evi olmadığı ve biraz gıcırdadığının farkındayım ama ona biraz zaman verirseniz sizin için giderek daha çekici bir hâl alacaktır. | Open Subtitles | الان ، انا اعرف ان هذا ليس منزل امكم و اعرف انه مجرد كوخ صغير و لكن يجب ان نمهله بعض الوقت و سوف يكبر معنا |
Komşunuz Annenizin randevulara gittiğini söyledi. | Open Subtitles | أنا لا أفهم الجيران قالوا بأنها شاهدوا أمكِ تغادر في موعد غرامي |
Charlie'yle konuşup, Annenizin odasında neler olduğunu öğrenmeliyiz. | Open Subtitles | أعتقد نحن يجب أن نتكلّم مع تشارلي ونكتشف الذي حدث في غرفة نوم أمّك. |
Annenizin, gözlerinin önünde parçalandığını görünce o da kendi kurbanlarını parçalamaya başlamıştı. | Open Subtitles | رأى أمّكَ تقطّع أوصالها أمام عينيه فراحَ يقطّع أوصال ضحاياه |
Lincoln'den anladığım kadarıyla Annenizin sağ frontal lobunda tümör varmış. | Open Subtitles | فهمت من (لنكولن) أن أمكَ كان عندها ورم في المقدمة من الدماغ ؟ |
Annenizin sigorta poliçesiyle ilgili birkaç sorum olacak. | Open Subtitles | عند سؤالين لك عن بوليصة التأمين الخاصة بوالدتك |
Muhtemelen Annenizin size hamileyken aldığı ilaçlardan kaynaklanıyordur. | Open Subtitles | حسنا نحتاج ربما الى اجراء بعض الفحوص ربما اعطي لامك عندما كانت حاملا بك |