Ya da belki kuşları ve çiçekleri veya çalıları, arıları... | Open Subtitles | حسناً ربما الطيور و الزهور إذاً أو الشجيرات و النحل |
Küçük ve savunmasız arıları sömürerek rolünüze çalışıp repliğinizi ezberlemekten yırtmak mı, efendim? | Open Subtitles | تستغل النحل الصغير الضعيف لكي لا تضطر للتمرن على دورك وحفظ نصك، سيدي؟ |
Ama bir grup robot arıları süper kahraman aleti kullanarak alt ettik bunun uğruna bir beşlik çakılmazsa neye çakılır bilmem. | Open Subtitles | ولكن نحن فقط الفوز على مجموعة من النحل الروبوت باستخدام دوهيكي خارقة ، وإذا كان هذا هو يست عالية خمسة يستحق، |
Tehlikede olan sadece bal arıları değil, fakat bu yerel polen yayıcıları veya topluluğun diğer kısımlarının tehlike altında olmasını anlayamıyoruz. | TED | اذن ليست فقط نحل العسل في ورطة ، لكننا لا نفهم هذه الملقحات الأصلية أو كل من الأجزاء أخرى من مجتمعنا. |
Bu ilkel yaban arıları dünyayı kaplayan ve biyosferi değiştiren arılara ve karıncalara bir başlangıç oldular. | TED | وتلك الدبابير البدائية كانت البداية لمجموعات النحل والنمل والتي غطّت أرجاء العالم وغيّرَت معالم الأحياء. |
arıları düşününce aklımıza tarım, kırsal alanlar geliyor. Ama arılar bunu doğrulamıyor. | TED | نحن نعتقد أن النحل ينتمي إلى الريف والزراعة ولكن هذا ليس ما يظهره النحل. |
Böylece araştırmam arıları daha sağlıklı bir hale getirmek üzerine yoğunlaştı. | TED | لذا فأبحاثي تركز على الوسائل التي تجعل النحل أكثر صحة |
arıları korumak veya onlara yardım etmek için ne yapabilirsiniz? Gelecekte sürdürülebilir şehirler hakkında ne düşünüyorsunuz? | TED | ماذا تستطيعون فعله للحفاظ على النحل ومساعدتهم أو لنفكر باستدامة المدن في المستقبل؟ |
Ortak bilincimizde, gerçekten ilkel bir şekilde, arıları kaybetmeyi göze alamayacağımızı biliyorduk. | TED | ونحن نعلم جميعا في قرارة أنفسنا، وبشكل فطري، بأننا لا نستطيع السماح بخسارة النحل. |
Yine de hesabımıza göre, yediğimiz yiyeceklerin her üç ısırığın biri dolaylı veya dolaysız bal arıları tarafından yayılan polenlemeyle oluşmuştur. | TED | لكننا نقدر أن حوالي واحد في ثلاثة لقم من الطعام الذي نأكله هي بصورة مباشرة او غير مباشرة لقاح النحل |
Pennsylvania'da yalnızca 150 yıldan beri ve son üç yıldır da yoğun bir şekilde arıları gözlemliyoruz, | TED | في ولاية بنسلفانيا وحدها ، مسحنا النحل لمدة 150 سنة ، وبشكل مكثف للغاية خلال السنوات الثلاث الماضية. |
Arı-yiyiciler arıları yer. Bunun güzel mavi bir çenesi var. | TED | آكلات النحل تأكل النحل. هذا لديه خد أزرق جميل. |
- Evet! Hala dışarıda arıları büyüleyip, bal satıyor. | Open Subtitles | ما زالت في الخارج تبيع العسل وتسحر النحل |
İlk olarak, Tavşan arıları müzikle dinlendirmek. | Open Subtitles | أولا، الأرنب سيغري النحل بالموسيقى الجميلة. |
Sonra Eeyore da arıları yeni kovanlarına yönlendirecek. | Open Subtitles | ثم أيور يغري النحل إلى خلية نحلهم الجديدة |
Faydası yok. onu aramak için tüm arıları uçurttum; ama onu bulamıyorlar. | Open Subtitles | غير جيد. أستخدمنا النحل للبحث ولم يجدوا شيئًا |
Bal arıları ağır yağmur altında uçmak için çok küçüktür. | Open Subtitles | نحل العسل صغير للغاية على أن يطير في المطر الغزير |
Bal arıları Amerika'ya özgü değiller; kolonicilerle ülkeye girdiler. | TED | نحل العسل ليست أصلية في أمريكا ، بل أدخلت مع المستعمرين. |
onun hizmetli arıları programın bir parçası halindeler. Bugünlerde, araştırmacılar, bazı arıların maytlarla mücadele edebilme yeteneğine doğaları gereği sahip olduklarını keşfetti böylece bir dizi mayt-karşıtı arı üretebilmek için yola koyuldular. | TED | وقد اكتشف العلماء أن بعض النحلات لديها قدرة طبيعية على مكافحة العت لذا فقد شرعوا بتربية نوع من النحلات المقاومة للعت |
Yaban arıları hakkında bilgi edindim. Sanırım neden size çekici geldiklerini biliyorum. | Open Subtitles | كنت أقرأ عن دبابير الغال أعتقد إنني أعرف لماذا تستنجد بك |
Ama yine de, gizemli bir şekilde, bal arıları uçabilmektedir. | TED | وحتى الإن، في ظروف غامضة، تستطيع النحلة أن تطير. |
Yani arıları umursamanın başka, belki daha kişisel nedenleri var. | TED | هناك أسباب أخرى، قد تكون متعلقة بنا نحن، تدفعنا للاهتمام بالنحل. |
Zar kanatlılar takımından olan arılar ve eşek arıları için alt çene, polen toplama ve petek yapımında bir araç olarak hizmet eder. | TED | بالنسبة للنحل والدبابير، المنتمية لرتبة غشائيات الأجنحة، تستخدمها بدلاً من ذلك كأدوات لجمع حبوب اللقاح وقولبة الشمع. |
Mazı arıları da çiftleşmeyi tamamladı ve bu dişi, yumurtalarını bırakacağı bir yer arıyor. | Open Subtitles | تزاوجت زنابير العفْص أيضاً وتبحث هذه الأنثى عن مكان لتضع به بيضها. |
120-140 milyon yıl önce yine ortaya çıktı: yalnız yaşayan yaban arıları basit ilkel yuvalarını, kovanlarını yaparken. | TED | ولكن حَصلَ مرةً أُخرى قبل حوالي 120 أو 140 مليون سنة عندما بدأت الدبابير الأوليّة ببناء أعشاش وخلايا بسيطة ، وبدائية. |
işte bu Bal arıları iletişim Ağının ne olduğudur. | TED | هذا هو ما تبنى عليه شبكة نحلات العسل. |
Ve sonra birine dokunduğunda anında onun bütün ihtiyaçlarına ve korunmasına köle gibi adanmış işçi arıları yaratıyor. | Open Subtitles | و بعد أن تلمس أي شخص فهو "يتحول مباشرة الى "نحلة عاملة يقوم بنذر حياته ليوفر لها كل الرعاية و الحماية |
Ormanaltı aleminde asalak olarak yamanılacak yaratıklar bulma şansı neredeyse sonsuz gibi görünüyor ne var ki, şaşırtıcı biçimde, kurbanlarını göllerde ve şu gördüğünüz küçük su birikintileri gibi suların içinde bulan asalak yaban arıları da vardır. | Open Subtitles | فرصة العثور على مخلوقات للتطفّل عليها في عالم الأحياء الصغيرة لا تنتهي أبداً ومع ذلك، توجد بعض الزنابير المتطفّلة |