Köprü yıkıldığı ve havaalanını köprünün diğer tarafında olduğu için birkaç vatandaş arabalarıyla köprüden atlayarak geçmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | بإختفاء الجسر والمطار من الجهة الأخرى للجسر عدد من المواطنون يحاولون قفز الثغرة بسياراتهم |
Her zaman oğullarımın beni arabalarıyla alışverişe götürdüğünü hayal etmişimdir. | Open Subtitles | لطالما حلمت بأن أبنائي يأخذونني بسياراتهم للتبضع |
Bu ikisi arabalarıyla ona çarpmadan önce onu vurmuştum sonra da onları takip ettim. | Open Subtitles | لقد أطلقتُ عليه قبلَ أن يصدمانه هذين الاثنين بسيارتهما. وتعقبتهم عندما انتشلوه. |
Dre ve Snoop zıplayan arabalarıyla sokaklarda gezmeyi seviyormuş. | Open Subtitles | و ( دوكتر دري) و (سنوب) يستمتعان بالتجول في بسيارتهما حول الأركان, |
Elinde silah bile olsa iki kişiyi kendi arabalarıyla kaçırmak büyük beceri ister. | Open Subtitles | حسنا,يتطلب الأمر الكثير من المهارة لإجبار زوجين داخل سيارتهما حتى بوجود مسدس |
Gençlerin arabalarıyla sevişme alanlarında takıldığı korku filmlerini sevdiğimi biliyorsunuz. | Open Subtitles | أنا أحب الأفلام ذات النوع من القصص عندما يكون هناك ثنائي شاب مشغولين داخل سيارتهما على حافة التلة |
Ama belki at arabalarıyla başarabilirler. | Open Subtitles | ولكن على الرغم .بأنهم على عربات, يجب ان يعبروا |
Matchbox arabalarıyla oynuyoruz diye biyolojiden atılışımızı hatırladın mı? | Open Subtitles | أتذكر عندما طردنا من حصة درس الأحياء للعبنا بسيارات علب الثقاب؟ |
Artı, orası yemek şirketinin arabalarıyla doluydu. | Open Subtitles | بالإضافة لذلك، كان الرصيف مُمتلئ بعربات الطعام. |
Audi arabalarıyla alırlardı. | Open Subtitles | لقد كانوا يصطحبونها بسياراتهم الـ "أودي" وما شابه |
Birazdan şaşalı arabalarıyla, son moda elbiseleriyle gelirler. | Open Subtitles | بسياراتهم الفارهة وملابسهم المُصمّمة |
Gecenin bir yarısı bütün o polis arabalarıyla beraber orada olmak. | Open Subtitles | في أن أكون هناك في منتصف الليل معا كل عربات الشرطة تلك |
Bu, NSA çalışanlarının arabalarıyla dolu 85 futbol sahası kadar eder. | Open Subtitles | هذا مثل 85 ملعب كرة قدم مليئة بسيارات موظفي وكالة الأمن القومي. |