Bağlanan bir grup, homojen bir grubu bir araya getiriyor ama köprülü grup farklı gruplardan insanları bir araya getiriyor. | TED | الآن يجمع ترابط الشبكة الناس معًا من مجموعة متجانسة، بينما يجمع مد الجسور بين الشبكات الناس معًا من مجموعات مختلفة. |
Çocuk iki kelimeyi zar zor bir araya getiriyor. | Open Subtitles | الفتى بالكاد يستطيع أن .يجمع جملتين بصعوبة |
En sevdiğim iki şeyi bir araya getiriyor. | Open Subtitles | أنه يجمع بين اثنين من الأشياء المفضلة لديّ |
Bu projeler farklı geçmişi, eğitimi ve ilgi alanları olan insanları bir araya getiriyor, biyoloji, bilgisayar, kimya, matematik, istatistik, mühendislik gibi. | TED | تجمع هذه المشاريع الناس معًا بغض النظر عن تنوع خلفياتهم وتدريبهم واهتماماتهم... إن كانت في الأحياء والحواسيب والكيمياء، والرياضيات وعلم الإحصاء والهندسة. |
Federal Hükumet de aynı anda tüm bu bireysel bilgi yığınlarını, Amerikalıların nereye gittiğini gösteren, yüz milyonlarca kişinin ulaşabildiği, dev bir veri tabanında bir araya getiriyor. | TED | في الوقت ذاته، تقوم الحكومة الفيدرالية بجمع كل الكميات الضخمة من المعلومات، وإشراكها معًا في قاعدة بيانات ضخمة بمئات الملايين من الصور، تظهر المكان الذي سافر إليه الأمريكيون. |
Belki geri dönmek ve aile üyeleri ile yaşamak zorunda -- bu her zaman iyi bir şey değildir. Ama bu güvercinleri bir şekilde tekrar bir araya getiriyor. | TED | . ربما كان عليها العودة والعيش مع أفراد الأسرة – – وهو الأمر الذي لا يعتبر دائما جيد. لكنه أمر يجمع الحمام معا مرة أخرى. |
İşte bu uluslararası, — misyonda 50 ülke bulunmakta — kurumlararasını — kalkınma ajansları — ve özel-kamuyu bu tür bir güvenlikte bir araya getiriyor. | TED | هذا يجمع العالم مع بعضه البعض -- هناك 50 دولة مشتركة فى هذه المهمة -- وكالات تعمل مع بعضها البعض - هذه الوكالات التطويرية - وجهات خاصة وعامة، كلها تعمل فى هذا النوع من العمل الأمنى. |
Ronon dışarıda ilk gruptan kalanları bir araya getiriyor. | Open Subtitles | (رونون) في الخارج يجمع بقيّة المجموعة الأولى |
En kötü iki özelliğini bir araya getiriyor. | Open Subtitles | ...إنه يجمع بين أسوأ ميزتين له |
Gerçekleri bir araya getiriyor sadece. | Open Subtitles | إنه يجمع الحقائق ببساطة |
İnançtaki Renk, komşuları bir araya getiriyor, ve biz umuyoruz ki tehditler kapıya geldiğinde, onlar hep birlikte hakikati söylentiden eleyip dayanışma içinde kalacaklar. | TED | يربط لون الإيمان الأحياء ببعضها البعض، وهذا هو أملنا عندما يدق الخطر على الأبواب، أنهم سوف يتحرون الشائعات معًا ويقفون معًا متضامنين. |