Sadece 17 yaşındaydı, kendisinin olmayan bir bebek ve... kendisini aldatan kız arkadaşı için bunu yaptı. | Open Subtitles | كانفيالـ17, و فعل كل هذا من أجل ابن ليس ابنه و لصديقة خانته |
Ona ne için kullanacağını sorduğumda güldü ve bir arkadaşı için olduğunu söyledi. | Open Subtitles | سألته لم سيستخدمها و ضحك قليلا و قال انها لصديقة |
Ama arkadaşı için aynı şeyi söyleyemeyeceğiz. | Open Subtitles | وهذا أكثر مما يمكننا قوله لصديقه هنا |
Ölü arkadaşı için intikam peşindeymiş gibi görünmüyor. | Open Subtitles | لا يبدو انه يسعي للانتقام لصديقه الميت |
Birinin arkadaşı için bu kadar risk alması çok asilce. | Open Subtitles | أنها شرفٌ لك بأن تخاطر بحياتك من أجل صديق |
Buddha'nın arkadaşı için her zaman odamız var. | Open Subtitles | "دائماً عندي غُرفة من أجل صديق لـ "لابودا |
Onun ölü arkadaşı için adaleti sağlaması ve bunun için bir yol bulması gerekiyordu. | Open Subtitles | لهذا ستجد طريقة أخرى لتحقيق العدالة لصديقتها |
Bir arkadaşı için kontrol noktası geçiş kartı istiyordu. | Open Subtitles | لقد احتاج تصريح نقطة تفتيش لصديقة. |
Hiç değilse Logan verdiği savaşta başarılı oldu. arkadaşı için adaleti sağladı. | Open Subtitles | على الأقل نجح (لوغان) في سعيه، وحقق العدالة لصديقه. |
Chloe'nin arkadaşı için, her şeyi yaparım. | Open Subtitles | أي شيء من أجل صديق (كلوي) |
Torres için limonlu soda ve arkadaşı için beyaz şarap. | Open Subtitles | (صودا بالليمون لـ(توريس ونبيذ أبيض لصديقتها |