Ama sanırım bebek, arkadaşı ile bira içecek kadar kendini iyi hissediyor. | Open Subtitles | لكن اعتقد أن الطفل يشعر بتحسّن كبير لجعله يشرب البيرة مع صديق! |
bir arkadaşı ile sinemaya sonrada gece kickboks dersine gitmiş. | Open Subtitles | عرض صباحي مع صديق وبعد ذلك درس كيك بوكسينغ في الليل. |
Yüzbaşı Gregson, belediye memurluğunda çalışan bir arkadaşı ile iletişime geçti. | Open Subtitles | الكابتن غريغسون تحدث مع صديق له في مكتب البلدية |
Yani hayali bir çayı hayali arkadaşı ile içmesini mi bekleyeceğiz? | Open Subtitles | لذا الآن سننتظرها تنتهي من الشاي الغير حقيقي مع صديقها الخيالي؟ |
Genç bir kız, 23 yaşındaki bir öğrenci Delhi'de erkek arkadaşı ile birlikte bir otobüse biniyor. | TED | طالبة شابة في الثالثة والعشرين من عمرها استقلت حافلة في دلهي مع صديقها. |
Gerçekten bilmiyorum Hiçbir arkadaşı ile görüşmüyo, | Open Subtitles | لا اعرف اي من اصدقائه حينها |
Annemin o zamanki erkek arkadaşı ile sevişmesini izliyordum. | Open Subtitles | كنت أشاهد أمي تفعلها مع حبيبها في اللحظة |
Ama Florida'da serseri dolu bir barda bir striptizcinin erkek arkadaşı ile kavga ederken birden kendi kendime, hey kendimi birkaç aylığına hapse attırarak | Open Subtitles | ولكن لا يبدو أني أتهاوى هناك في بار الأمريكي الأحمر في فلوريدا بعد مشادة مع صديق لإحدى العاهرات وفجأة قلت لنفسي , مهلا هذا سيصبح |
Bay'in eski erkek arkadaşı ile ilgili içim hiç rahat değildi. | Open Subtitles | لم اكن مرتاحة ابدا مع صديق باي القديم |
Belki bir arkadaşı ile geldi ve o arkadaşı sonra çıktı. | Open Subtitles | ربما قد جاءت مع صديق و هذا الصديق هرب |
Hayır, ahbap, yalnız olmaz. Biliyorsun, bir arkadaşı ile çıkar. | Open Subtitles | كلا, ليست بمفردها مع صديق |
- İçmeye gitti. Bir arkadaşı ile. | Open Subtitles | -ذهبت لتناول شراب مع صديق |
Kimse Pedro'nun arkadaşı ile uğraşamaz. Buna izin vermem. | Open Subtitles | (لا أحد يعبث مع صديق (بيدرو |
Okuldan bir arkadaşım erkek arkadaşı ile havaalanına gitti. | Open Subtitles | صديقتي من المدرسة كانت تذهب إلى المطار مع صديقها |
Erkek arkadaşı ile paylaştığı evden özel bir eşyası kaybolmuş. | Open Subtitles | إنها تفقد ممتلكات شخصية من منزل شاركته مع صديقها |
Hala seninle işleri yürütmeye çalışıyor mezarcısı ile, ölü erkek arkadaşı ile. | Open Subtitles | أنها لاتزال تحاول أن تتعامل معك مع صديقها الميت |
Üç arkadaşı ile çıkageldi. | Open Subtitles | أتى و معه 3 من اصدقائه |
En iyi kız arkadaşı ile birlikte yakalamış çocuğu. | Open Subtitles | - لا أعلم - أفضل صديقاتها نامت مع حبيبها |
Bence erkek arkadaşı ile Denver'a gitti | Open Subtitles | اعتقد انها ذهبت الى دينفر مع حبيبها |