Açıkçası tek yaptığın almak ve almakken bu arkadaşlıktan gerçekten sıkılmış olmalısın.. | Open Subtitles | لا بد أنك سئمت من هذه الصداقة فأنت لاتفعلين شيئاً سوى الأخذ |
Charlie, biliyoruz ki aramızdaki arkadaşlıktan çok daha fazlası. | Open Subtitles | تشارلي، كلانا نعرف أن هناك أكثر من الصداقة |
Çok samimiler. arkadaşlıktan öte bir şey olduğu kesin. | Open Subtitles | هذا حميم للغايه, لابد أن هناك ما يتعدى حدود الصداقة في هذا |
Yoksa bile arkadaşlıktan sonra muhakkak başlar. | Open Subtitles | أو إذا كان في الأمر صداقة, سيأتي متأخّرًا. |
ve ben... arkadaşlıktan aşka dönüşebilecek. | Open Subtitles | وانا لا اريد ان اعترض هذه الصداقه التى ممكن ان تتحول لحب |
O zaman neden şu salak kızı arkadaşlıktan çıkarmamış? | Open Subtitles | إذن لما لم يلغي صداقته بالعاهرة المجنونة؟ |
arkadaşlıktan bahsedeceksin diye arkamdan gelip kız arkadaşını elde etmek için şantaj yaptın. | Open Subtitles | أعني ، اتريد أن تتحدث عن الصداقة ؟ لقد ذهبت من دون علمي وابتزيت صديقتي لتحصل على صديقة |
Aramızda arkadaşlıktan öte bir şeylerin olduğunu düşünmek. | Open Subtitles | الإعتقاد بأنّه سيكون أيّ شئ بينا إلى جانب الصداقة |
Evet, biliyordum. Güzel ilişkiler arkadaşlıktan doğar. | Open Subtitles | نعم ، اعلم ان أفضل علاقات حب تنتج من علاقات الصداقة |
arkadaşlıktan çıkıp anneliğe geçmeme müsaade... - ...eder misin? | Open Subtitles | حسناً ، أتمانع لو انتقلنا من مرحلة الصداقة إلى مرحلة الأم للحظات؟ |
Söz veriyorum arkadaşlıktan öteye geçmiyecek. | Open Subtitles | لن أتعدى حدود الصداقة أبداً، أعِدُكِ بذلك |
Sevgi bazen sadakatten de gelebilir. arkadaşlıktan... | Open Subtitles | يمكن أنْ ينبع أيضاً مِن الولاء و الصداقة |
Başkan'ın seni arkadaş olarak gördüğü belli, ben onunla hiç öyle olmadım ama onun işi arkadaşlıktan daha büyük. | Open Subtitles | من الواضح أن الرئيس يراك صديقاً، أنا لم أكن كذلك بالنسبة له، لكن وظيفته أكبر من الصداقة. |
arkadaşlıktan fazlasını istediğini göster. | Open Subtitles | فقط أظهر لها أنك تريد ما هو أكثر من الصداقة |
Bu yüzden onu arkadaşlıktan çıkardım. | Open Subtitles | هذا هو السبب في أنني قمت بإلغاء الصداقة معها |
Belki arkadaşlıktan fazlasına dönüşebilir. | Open Subtitles | اتعلم, ربما انها تتحول من صداقة الي شئ اخر |
İkimiz, her şey hakkında konuşabiliriz. Bu arkadaşlıktan öte. | Open Subtitles | يمكننا التحدث عن أي شيء هذا أكثر من صداقة |
Bir arkadaşlıktan ziyade, benmerkezci bir hasta ve onun toy, sözünden çıkmayan köpeği gibi. | Open Subtitles | لا تبدو لي بأنها صداقة بل أكثر كأخرق أناني و تابعه الساذج المطيع |
Şu an, arkadaşlıktan fazlasına hazır değilim. | Open Subtitles | انا غير مستعده لعلاقه أخرى غير الصداقه في الوقت الحالى |
Bekar adamlar arkadaşlıktan sonra aşkı icat etmiş. | Open Subtitles | رجل اعزب يقول ان الحب الحقيقي بعد الصداقه |
İlk olarak onu geçmişte bıraktıysa arkadaşlıktan silsin. | Open Subtitles | يجب أن يلغي صداقته بها, مثل الأمس |
Ve sana, benim için arkadaşlıktan fazlasını hissettiğini söylüyor: ask. | Open Subtitles | فطرق بابك أقنعك أن صداقتك ليست صداقه بل حب |