Ama, evet, Asıl nokta senin için her şeyi seve seve yaparım. | Open Subtitles | ولكن حسنا المهم هو سأكون في كامل سروري وأنا أجتاز من أجلك الزحام |
Asıl nokta, senin için her şeyi seve seve yaparım, Truman. | Open Subtitles | المهم هو أنني بكامل سروري سأجتاز أي زحام من أجلك |
Asıl nokta... | Open Subtitles | المقصد الرئيسي... |
Asıl nokta, beyzbol senin kişiliğinin sadece küçük bir kısmını yansıtıyor. | Open Subtitles | أنظر ، المقصد هو البيسبول تعتبر فقط جزء صغير من شخصيتك |
Hayır etmezsin. Sen benim paravanımsın Asıl nokta bu. | Open Subtitles | كلا, لن تكوني ذلك أنتِ الدعم بالنسبة لي, هذا هو المقصد |
Asıl nokta şu ki bu etkiye bir tepki gelince ne olacak, bilmiyorum. | TED | لذا فالنقطة الجوهرية هي أنني لا أعرف أين سنتوقف مثل رقّاص الساعة الذي يتأرجح. |
- Ama Asıl nokta insanların aşkı bir şekilde okuması ve tamamen farklı bir şekilde yaşaması. | Open Subtitles | -هذه ليست النقطة إنّ النقطة هي أنّ النـاس يقرأون عن الحبّ كشيء واحد ويواجهونه كآخر |
Kim bilir oradan çıktıktan sonra hayatta kalabilmek için neler yaptın ama Asıl nokta, tüm bunlar senin suçun değildi. | Open Subtitles | {\fnArabic Typesetting}،الله أعلم بما فعلتَه بعدها كي تنجو بحياتك لكنّ بيت القصيد هو أنّه لم يكُن خطأك. |
Ama, evet, Asıl nokta senin için her şeyi seve seve yaparım. | Open Subtitles | ولكن حسنا المهم هو سأكون في كامل سروري وأنا أجتاز من أجلك الزحام |
Asıl nokta, senin için her şeyi seve seve yaparım, Truman. | Open Subtitles | المهم هو أنني بكامل سروري سأجتاز أي زحام من أجلك |
Asıl nokta... | Open Subtitles | المقصد الرئيسي... |
Asıl nokta, kırmızıda dönmek yasalara aykırı. Fren! | Open Subtitles | المقصد هو أنّه ضدّ القانون الإنعطاف عند وجود اللون الأحمر |
Asıl nokta şu, öfke gerçekten sevdiğim bir şeyi elimden aldı. | Open Subtitles | المقصد هو أن الغضب أخذ مني كل شيء شيء أحببته عن جد |
Asıl nokta onu açıkça görememiştim, ama artık görüyorum... | Open Subtitles | المقصد هو أنني لم أكن أراه بوضوح ولكنني أراه الآن |
Asıl nokta da o. | Open Subtitles | هذا هو المقصد |
Gelmek istediğim Asıl nokta şu, umarım siz de ailenizi, arkadaşlarınızı, -erkekler adına söylersek- biraderlerinizi sevip onların değerini biliyor ve size rehberlik edenleri, çevrenizdeki insanları takdir ediyorsunuzdur çünkü onlar günlük yaşamın gerçek bir yönü ve dikkate değer, olumlu bir etki yapabiliyorlar. | TED | إذاً، فالخلاصة هنا، هي أنني آمل أن تُقدروا و تحبوا عائلاتكم، و أن تحبوا أصدقائكم ولكم يا رفاق، أحبوا إخوتكم و عبروا عن شكركم لمعلميكم، ومجتمعكم، لأنهم جانب واقعي و مهم جدا للحياة اليومية، ويستطيعون ترك تأثير إيجابي هام وذو دلالة واضحة. |
Her neyse, Asıl nokta şu, Haim ve Sarah birlikte harika yıllar geçirsinler. | Open Subtitles | على أي حال , فإن النقطة هي خايم وسارة قذوا سنين رائعة معاً . |
Sanırım Asıl nokta Riley'in utangaçlığının üstesinden gelmesi. | Open Subtitles | أظنّ بيت القصيد هو أن (رايلي) تغلّبت على خجلها. |