Aile içi şiddetle ilgili asılsız hiçbir iddia gündeme getirilmeyecek. | Open Subtitles | ممنوع ذكر أية مزاعم حيال عنف منزلي لا أساس له |
Babanız hakkındaki dedikoduların asılsız olmasını umuyordum. | Open Subtitles | كنت آمل هذه الشائعات عن والدك لا أساس لها. |
Müvekkilinin iddiasının asılsız olduğunu kanıtlarsak Bayan Bradley'e hakaret davası açma talimatı aldık. | Open Subtitles | حقاً؟ بمجرد أن نقول أن إدعاء موكلتك بدون أساس موكلنا طلب منا أن نرفع |
- Tamamen asılsız. Aslında bu konudaki seçenekleri henüz gözden geçiriyoruz. | Open Subtitles | لانعرف ولايوجد اساس لهذا سنرى مايمكن عمله |
Çoğu pisliğin içine batmış durumda. asılsız Tanrılara tapıyorlar. | Open Subtitles | البعض منهم تتدهور حالتهم للحضيض إنهم يتحولون إلى آلهة زائفة |
asılsız ihbarın suç olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | ألا تعلم بأن البلاغ الكاذب يُعتبر جريمة في حد ذاته؟ |
Sen hikâyeni anlat, bende yeteneğimi kullanayım sonrası asılsız davadan, olur biter. | Open Subtitles | تروي القصة، وأؤدي سحري وبعدها دعوى لا أساس لها تختفي |
Sizi sıkıştırdığı için üzgünüm Bayan Marchetti ama bu iddialar tamamen asılsız. | Open Subtitles | أنا آسفة جدا أنه قام بالوصول اليك سيدة ماركيتي لكن هذه الادّعاءات لا أساس لها من الصحّة |
Yani, kimseyi boş beklentilere ve asılsız güvencelere sevketmem. | Open Subtitles | ؟ المعنى أنا لا أتاجر في أمل كاذب وإطمئنان لا أساس له. |
Beyler, görüyorum ki asılsız söylentiler yüzünden sinirleriniz gerilmiş. | Open Subtitles | أيّها السادة، أرى شائعات لا أساس لها أشعلت الغضب |
Rakiplerimin çıkarttığı asılsız dedikodulardan birisi daha. | Open Subtitles | شائعة أُخرى لا أساس لها خُلقت بواسطة أعدائي |
Pakistan aleyhine asılsız suçlamalarda bulunamazsın. | Open Subtitles | لا يمكنك قول ادعاءات لا أساس لها ضد باكستان. |
Kısa bir yasal gözetlemeden sonra, iddiaların asılsız olduğunu anladık. | Open Subtitles | وبعد فترة قصيرة من المراقبة القانونية عرفنا أن هذه الإدعاءات لا أساس لها من الصحة |
Bu asılsız iddianı reddedemem... ya da doğrulamam ama... ilginç bir teori. | Open Subtitles | لايمكنني تأكيد أو نفي بعد... هذا الادعاء الباطل الذي لا أساس له |
Kral olarak tahta oturduğum zaman bunun asılsız bir söylenti olduğu çoktan ortaya çıkmıştı. | Open Subtitles | تم الحكم على إشاعة لا أساس لها عندما اعتلى العرش. |
Pekâlâ, ortaklarım getirdiğiniz kanıtlara bakmayı bitirene kadar bu cadı avı asılsız kalıyor. | Open Subtitles | حسناً ، انظر ، بينما يواصل مساعدينى مراجعة الأدلة التى قُمت بتقديمها مطاردة الساحرات هذه تظل لا أساس لها |
Bu iddialar tamamen asılsız ve kesinlikle doğru değil. | Open Subtitles | الإدّعاءات التي يتمّ نشرها .لا أساس لها من الصحّة تمامًا وغير حقيقيّة |
Başarısız bir seçim kampanyasının son çırpınışlarıyla ortaya attığı asılsız iddialar bunlar. | Open Subtitles | ادعاءات لا اساس لها بواسطة حملة سياسية فاشله |
Suçlamaların asılsız olduğunu mu söylüyorsun? | Open Subtitles | اذا , انت تقول ان هذه الاعاءات لا اساس لها من الصحه ؟ |
Anlamıyorum. Birini, asılsız suçlama yaptı diye tutuklamazsınız. | Open Subtitles | هذا ليس منطقياً لن تأمري باعتقال أحدٍ لاطلاقه ادعاءات زائفة |
asılsız ihbarın suç olduğunu biliyor musunuz? | Open Subtitles | ألا تعلم بأن البلاغ الكاذب يُعتبر جريمة فى حد ذاته ؟ |