Burada ne işin var? Hani Ascot'a hiç gelmeyecektin. Eve gitsene. | Open Subtitles | ماذا تفعل هنا ، لقد وعدتني أن لا تأتي إلى حلبة " أسكوت " ارجع للبيت |
Hem Ascot'a uygun giyinmemişsin. | Open Subtitles | " عدا ذلك ، إنك لم ترتدي ما يناسب " أسكوت |
O 'muhteşem adamlar', Leydi Godiva'nın giyecek hiç bir şeyi olmadığını iddia ederek Ascot'ta kraliyet duvarlarını aşmasından beridir en büyük göstericiler. | Open Subtitles | بأولئك "الرجال العِظام", تعني "أكبر المتفاخرين" منذ أن قامت ليدي جوديفا "بدخول المحمية الملكية في في أسكوت, مدعيةً بأنها لا تملك ماتلبسه" |
Hayır, tam olarak ilgilendiğimi söyleyemem. Ama Ascot'ta kesinlikle ilgilenmiştim. | Open Subtitles | لا, لااستطيع ان اقول هذا وخاصة اننى مقيم فى اسكوت |
Bu yıl Ascot'a hiç gitmedim. Eminim sen de gitmemişsindir. | Open Subtitles | انا لم اكن فى اسكوت هذا العالم وانا متأكدة انك لم تكن هناك ايضا |
Lord Ascot'a onu en kısa sürede görmek istediğimi iletir misiniz lütfen? | Open Subtitles | وهل يمكنك ان تخبر اللورد "اسكوت" اني أود مقابلته في القريب العاجل؟ |
Bunun telafisi Ascot'ta yapılabilir ama tekrar etmemesi için uğraşıyoruz. | Open Subtitles | لقد حصل ذلك في مضمار "آسكوت" لكننا نبذل أقصى جهدنا كي لا يتكرر ذلك. |
Ascot'larda üst kattaki bir odada bulundun. | Open Subtitles | لقد وجدناك عاليا في غرفة أسكوت. |
Onun hemen ardakasındaki kişi L. Ron Hubbard. Gülmeler ...Ascot da olduğumuzu görüyorsunuz, herzaman iyidir. | TED | وبعده مباشرة هو رون هوبارد. إذاً-- (ضحك) يمكنك ان ترى اننا في أسكوت ، وهو أمر جيد دائما. |
Ya kimliği anlaşılırsa? Ascot gibi. | Open Subtitles | افترض أنها اكتُشفت " تذكر " أسكوت |
Ne diyeceğim bakın. Ascot giysilerinizi de yanınızda getirin, yarınki yarışa da kalırsınız. | Open Subtitles | أقول لك, أحضر ملابس "(أسكوت)" وأبق للسباق غدا. |
Royal Ascot'a gidecegim için bu penguen kiyafetlerinden lazim olunca ben de buraya geldim. | Open Subtitles | وقلت لما لا أذهب إلى (رويال أسكوت) وأحصل على واحدة من تلك البِذّات وها أنا ذا ما الذي تفعله هنا؟ |
Bir tavsiyem olacak, Ascot'a girerken fötr sapka gerekir. | Open Subtitles | سأسديك نصيحة، إن بِـذّات (أسكوت) تتطلب ارتداء قبعات مرتفعة |
Tam Ascot gibi değil, tatlım. | Open Subtitles | ليست مثل اسكوت تماما يا عزيزتى |
Ne yazık ki siz açık denizlerdeyken Lord Ascot vefat etti. | Open Subtitles | انا اخاف ان اخبرك ان لورد "اسكوت" مات اثناء تجوالك في البحر |
Duyduğuma göre Ascot'lar bu akşam Hamish'in verasetini kutlayacakmışlar. | Open Subtitles | انا سمعت ان ال "اسكوت" يحتفلون ب "هاميش" ونجاحه الليله |
Saçma. Leydi Ascot bize kapılarının daima açık olduğunu söylerdi. | Open Subtitles | أمور تافهه، ليدي "اسكوت" قالت اننا مرحب بينا دائما في منزلها |
Dul Çin İmparatoriçesi bile giyiyorsa Ascot'lara giderken ben de giyebilirim. | Open Subtitles | لو انه قيم بالنسبه لامبراطوريه "دوجر" الصينيه اذن فهو قيم بانسبه لأل "اسكوت |
Kocama Lord Ascot olarak hitap etmeniz daha makbuldür. | Open Subtitles | من الافضل ان تنادي زوجه بلقبه "لورد اسكوت |
Ascot'a gitmiş ama bütün parasını "Yükselen Yıldız"a yatırmış. | Open Subtitles | لقد ذهب لـ(آسكوت) وكل ما يملكه راهن به على (رايزنغ ستار) |
Ascot'taki kraliyet yarışında bize sponsorluk ediyor, gitmek zorundayız. | Open Subtitles | إنها تتكفل بنا فى المحتويات الملكية فى ( آسكوت ) .. يجب علينا أن نكون هناك |
- Dün Ascot'ta şansım yaver gitti de. | Open Subtitles | -كان حظي جيداً في (آسكوت) البارحة |