Sonra da durdukları yerde çivi tabancasını asfalta sıktın, öyle mi? | Open Subtitles | ثم قذفت المسمار في الإسفلت حيث كانا يجلسان ؟ |
Yarışçılar, virajlarda çok eğilip, dizlerini asfalta sürterler. | Open Subtitles | المتسابقون عندما يثنون ركبهم اثناء الإلتفاف في السباق فإنهم يحتكون في الإسفلت |
Gaz kaçağından kaynaklandıysa nasıl asfalta bir şey olmadı? | Open Subtitles | إن كان سبب الإنفجار تسرب وقود كيف لم يتضرر الإسفلت إذن؟ |
Ama eğer asfalta büyümemiz olarak bakarsak, o zaman tüm yaptığımızın gezegenin özündeki temel işletim sistemini tahrip etmek olduğunu fark ederiz. | TED | لكن إذا نظرنا إلى الأسفلت كنمونا ، فإننا ندرك أن كل ما نفعله هو تدمير نظام التشغيل الأساسي لكوكب الأرض. |
Böyle yılanı kapmış havalanmış havalanmış sonra bırakıvermiş asfalta. | Open Subtitles | اقتنص ثعبانا، وحلق في الهواء ثم ألقى بالثعبان على الأسفلت.. |
Geri çekilin yoksa patronunuzun beynini tüm asfalta yığarım! | Open Subtitles | تراجعواْ، وإلّا سأسفك رأس رئيسكم على الأسفلت. |
Onun yerine yağmur altında otobanda bir mola yerinde asfalta diz çöküp dua etmeyi tercih ettiniz. | Open Subtitles | أخترت أن تدعوَ أثناء هطول المطر وأنت راكع على الإسفلت في استراحة على الطريق السريع |
Eğer beni becermeye çalışıyorsanız, size söz veriyorum beyinlerinizi asfalta dağıtırım. | Open Subtitles | لو كنتَ تعبث معي، أعدك أنني سأرش دماغك على كل هذا الإسفلت |
Çalıların arasından geçtim ve asfalta düştüm... | Open Subtitles | كنت خلال الأشجار وعلى الإسفلت.. |
Bana vurduktan sonra asfalta baktım. | Open Subtitles | بل رأيت الإسفلت بعد تلقّي الضربة. |
- asfalta bile dokunmuyoruz neredeyse. | Open Subtitles | -المطبات؟ لن نلمس الإسفلت حتى |
Arabadan çıkmamla telefonun dizimin üzerinden asfalta çakılması bir oldu. | Open Subtitles | خرجت من السيارة سقط الهاتف على الأسفلت... |
Şu asfalta baksana. | Open Subtitles | كلّ هذا الأسفلت |