Ama burada çalıştığımı söyleyecektim fakat Aslında sen burada çalışıyorsun yani burada çalışmadığımı anlayacaktın. - Beni mi takip ettin yoksa? | Open Subtitles | كنت سأقول بأنني سأعمل هنا ولكن يبدو في الحقيقة أنتِ من يعمل هنا. |
Korkuyorsun... Aslında, sen korkak tavuğun tekisin! | Open Subtitles | أنتِ خائفة في الحقيقة أنتِ جبانة |
Aslında, sen onlardan daha akıllı görünüyorsun. | Open Subtitles | في الواقع أنتِ تبدين أذكى منهم |
Korkuyorsun... Aslında, sen korkak tavuğun tekisin! | Open Subtitles | أنتِ خائفة في الواقع أنتِ جبانة تماماً |
Aslında sen, tüm insanlığa dair her türlü hastalık bilgisini taşıyan bir süper robotsun. | Open Subtitles | بالواقع, أنت آلي متطور جدا الذي تحمل قاعدة بياناته كل العلوم الطبية و الجراحية البشرية |
Aslında sen tanıdığım en berbat olmayan kişilerden birisin. | Open Subtitles | بالواقع أنت أحد أقل الناس شناعة من بين مَن عرفتهم. |
Aslında sen güzelmişsin. Jane Austen'nin Binkie'lerine benziyorsun. | Open Subtitles | في الحقيقة أنتِ جيّدة، إنّكِ مثل، (جين آستون بينكي)، أليس كذلك؟ |
Aslında sen güzelmişsin. Jane Austen'nin Binkie'lerine benziyorsun. | Open Subtitles | في الحقيقة أنتِ جيّدة، إنّكِ مثل، (جين آستون بينكي)، أليس كذلك؟ |
Hayır, aslında, sen Montgomery'den Caroline Reynolds'sın. | Open Subtitles | لا، في الواقع (أنتِ (كارولاين رينولدز) من (مونتجمري) ب(إلينوس |
Hayır, aslında, sen Montgomery'den Caroline Reynolds'sın. | Open Subtitles | لا، في الواقع (أنتِ (كارولاين رينولدز) من (مونتجمري) ب(إلينوس |
Anne Aslında sen buradasın. | Open Subtitles | أمي.. في الواقع أنتِ هنا |
Aslında, sen bir dahisin. | Open Subtitles | في الواقع, أنتِ عبقرية |
Aslında sen kara kedi gibisin! | Open Subtitles | في الواقع أنتِ قطة سوداء |
Aslında sen tanıdığım en berbat olmayan kişilerden birisin. | Open Subtitles | بالواقع أنت أحد أقل الناس شناعة من بين مَن عرفتهم. |