Assad, Khalid'in hayır kurumları aracılığıyla terörist oluşumlara para aktardığını düşünüyor. | Open Subtitles | أسد يعتقد أن خالد ينقل الأموال من خلال الجمعيات الخيرية إلى المنظمات الإرهابية |
Assad üzerindeki her şey, şimdilik yürürlükten kalkmış durumda, anlaşıldı mı? | Open Subtitles | سنتغاضى عن كل الإتهامات الموجهة ضد (أسد) فى الوقت الحالى, مفهوم؟ |
Bütün hayatımı, bu ülkeyi Assad gibi adamlardan korumak için harcadım. | Open Subtitles | لقد قضيت حياتى كلها أدافع عن هذه البلاد من أمثال (أسد) |
Belki de Assad'la temâsa geçmesi konusunda haklıydı, bilemiyorum. | Open Subtitles | ربما كان علي حق في موضوع صلته بـ "أسد" ، لم أعد أعرف أي شيء |
Carson, bombadaki mührü Assad'ın örgütünce kullanılan bir tasarıma benzetti. | Open Subtitles | كارسون) قام بمطابقة توقيع القنبلة) (لتصميم كانت تستخدمه منظمة (أسد |
Assad konusuna göz yummaktan çok daha fazlasını istiyorsun benden. | Open Subtitles | أنت تطلب منى أكثر بكثير (من أن أتكتم على (أسد |
Bu Assad denen adamın, tüm saldırılardan sorumlu olduğuna eminiz değil mi? Evet efendim. | Open Subtitles | نحن تقريباً متأكدون أن هذا الرجل (أسد) هو المسؤول عن كل هذه الهجمات, صح؟ |
Assad, 20 senedir ABD'nin yok edilmesi için çalışmakta. | Open Subtitles | أن (أسد) كان ينادى بتدمير الولايات المتحدة |
Sayın Başkan, analistlerim Assad Örgütü'nün, o olmadan devam edemeyeceğini ve onun ölümüyle bu saldırıların sona ereceğine inanıyorlar. | Open Subtitles | طيلة العشرين عاماً الماضية (سيدى الرئيس, المحللون يعتقدون أن منظمة (أسد لا يمكنها الإستمرار بدونه |
Bu hüküm, Assad'ın yok edilme operasyonunun başarısına bağlı. | Open Subtitles | .وبمجرد أن يموت, ستتوقف هذه الهجمات (هذا بفرض نجاح عملية قتل (أسد |
Beklenmedik olaylar karşı hazırız Tom, ama CTU Assad'ı safdışı etmek zorunda. | Open Subtitles | (أنت على حق يا (توم (لكن يجب على الوحدة قتل (أسد |
25 milyon dolara karşılık Assad'ı bize getireceğini söyledi. | Open Subtitles | قال أنه سيسلّمنا (أسد) مقابل 25 مليون دولار |
Assad'ın yeri karşılığında bize bir liste verdi. | Open Subtitles | عرض أن يعطينا موقع (أسد) مقابل قائمة إحتياجات |
Neden Fayed, Assad'ın yerini söylediğinde Jack'i kurtarmak için bir plan yapmıyoruz? | Open Subtitles | لكن لماذا لا ننظم عملية إنقاذ؟ يمكننا إخراج (جاك) بمجرد أن (يعطينا (فايد) موقع (أسد |
Uyduyu 30 saniye içinde çevirmezseniz Assad'ı da kaybedeceksiniz. | Open Subtitles | لكن اذا لم تبعدى هذا القمر الصناعى خلال 30 ثانية (فستفقدون (أسد |
Assad'ın yerini öğrenmek için tek şansımızı kaybedebiliriz. | Open Subtitles | (قد نخسر فرصتنا الوحيدة لمعرفة موقع (أسد |
Assad'ın yeri karşılığında bize bir liste verdi. | Open Subtitles | عرض أن يعطينا موقع (أسد) مقابل قائمة إحتياجات |
Fayed'in, Assad'ın şu anda bulunduğunu söylediği yer bu. | Open Subtitles | هذا هو المكان الذى يقول (فايد) أن (أسد) به الآن |
Ancak, Assad'a yapılacak hava saldırısını durdurmamızı istiyor. | Open Subtitles | ولكنه يطلب أن نلغى الهجوم الجوى على (أسد) |
Bombalamaların ardında Assad'ın olmadığına inanıyor. | Open Subtitles | وفقاً لكلامه فإن (أسد) ليس المسؤول عن الهجمات يا سيدى |
Belki, Assad. | Open Subtitles | ربما، أساد |