Bu yüzden artık muharebe mevzilerine birbirimizle savaşmak için değil de gelmekte olan asteroidleri defetmek için gidelim. | TED | لنخرج الى محطات المعركة ليس لنحارب بعضنا البعض و لكن لنبدأ بردع هذه الكويكبات القادمة |
Biz bu teleskopu asteroidleri keşfetmek ve çalışmak için yeniden tasarladık. | TED | فقد أعدنا تغييره لاكتشاف ودراسة الكويكبات. |
Astronomlar, asteroidleri keşfetmek ve incelemek için kullanıma hazır her türlü tekniği kullanıyorlar. | TED | يستخدم علماء الفلك كل تقنية تحت تصرفهم لاكتشاف ودراسة الكويكبات. |
Biri, zararlı asteroidleri Dünya'dan uzaklaştıracak. | Open Subtitles | وبذلك يمكن سحب الكويكبات الضارة بعيدا عن الأرض |
Ardından, 1990'ların başında asteroidleri inceleyen bir analist bir parça ALH84001'i elektron mikroskobuyla analiz etti. | Open Subtitles | ثم في أوائل عام 1990 ..قام محلل يبحث في الكويكبات :وضع قطعة من الحجر ALH84001 |
Kaza, evrimin ilk ilkesi ama bir kara deliğin yörüngesindeysen yeterli şey olamaz asteroidleri, kuyruklu yıldızları, sana ulaşabilecek tüm olayları yutar. | Open Subtitles | الصدف هي اللبنة الأولى للتطوّر لكنْ بالتحرّك في مدار حول ثقب أسود لا يمكن أنْ يحدث ما يكفي فهو يمتصّ الكويكبات والمذنّبات والعوامل الأخرى التي كانت لتصل لولاه |
asteroidleri işlemedik. | Open Subtitles | لم تشمل دراستنا الكويكبات. |
asteroidleri işlemedik. | Open Subtitles | لم تشمل دراستنا الكويكبات. |