Bu bir zorluk çünkü ABD'de atık sahalarındaki atıkların üçte birinin sebebi inşaat. | TED | هذا تحدٍ، لأنه ينتهي بأن حوالي الثلث من جميع مكبات النفايات في الولايات المتحدة عبارة عن مخلفات البناء. |
İlginç olan şey aslında atıkların ne kadar da az olduğudur. | TED | حسنًا، الشيء المثير للدهشة حول النفايات هو الكمية الصغيرة الموجودة، |
atıkların ve diğer tesislerin yeri konusunda bilinçlendirir, ve aslında doğru yapıldığı zaman bunlar toplumun yaşam kalitesini olumsuz etkilemez. | TED | وأماكن النفايات والمرافق الأخرى والتي إن تمت بشكل صحيح، لا تقلل من نوعية الحياة لمجتمع ما |
Bilimadamları, bunun cevabını beyinde, atıkların birikmesine bağlıyor. | TED | يعتقد العلماء أن الإجابة تكمن في تراكم المخلفات السامة في الدماغ |
Sıvıların döküldüğü araziyi inceleyip atıkların haritasını çıkarmalı, ve gözlem kuyuları açarak, sismik testler filan yapmalıyız. | Open Subtitles | و لفعل هذا ، و هو سهل جدا ، أحتاج إلى فحص و تحديد مكان المخلفات فى الأراضى فحص بعض الأبار بعض اختبارات الزلازل و هكذا |
atıkların asıl faydalı miktarı fazlasıyla geçtiğini görüyorsunuz. | TED | الآن يمكنكم أن تروا أن النفايات تتفوق بكثير على المقدار المفيد الحقيقي |
Demek kimyasal atıkların fabrikanın arkasında depolandığını biliyordunuz. | Open Subtitles | إذا أنت تعرف أنه على مدار السنوات أن تلك النفايات تخزن خلف المصنع ؟ |
Nükleer atıkların otobanlardan naklini durdurmaya çalışan bir grup olduklarını söylemişler. | Open Subtitles | . قالوا بأنهم مجموعة تسعى لوقف نقل النفايات النووية على الطرق السريعة |
Çöplerin toplanmasıyla ve nehirlere ve derelere bırakılan atıkların... azaltılmasıyla ilgili geçirebileceğimiz yasalar ve kanunlar var. | Open Subtitles | هناك القوانين التي يمكن ان نقررها حيال مكان النفايات ورمي المخلفات في البحيرات والانهار وحيال الهواء |
Babanız atıkların yok doğaya zarar vermeden yok edilmesi seçeneğini tercih etti. | Open Subtitles | قرّر والدك أن يكون التخلّص مِن تلك النفايات شرعياً. |
Veya tıbbi atıkların üstündeki kısıma senin dolabını taşımamızın. | Open Subtitles | أو يمكننا تحريك خزانتك بالقرب من شلالات النفايات الطبية |
Ve sürpriz, yasadışı damping yaptığı rekor bir şey. Devletin dört bir yanındaki halka açık topraklarda zehirli atıkların yok edilmesi. | Open Subtitles | ولديها سجل لإلقاء النفايات السامة في أراضي عامة |
Plastikler diğer çöp tabakaları ile sıkışırken yağmur suyu atıklara doğru akar ve atıkların içerdiği suda eriyen bileşikler çözünür. Ayrıca bazıları yüksek oranda toksik içerir. | TED | حين بقاء هذه المواد البلاستيكية هناك مضغوطة بين طبقات من النفايات الأخرى فإن مياه الأمطار تتدفق من خلالها وتمتص المركبات الذائبة في الماء التي تحتويها وبعضها شديد السُمّية |
Bu zehirli atıkların gömülmesi gibi değil. | Open Subtitles | انه ليس مثل صب النفايات السامة. |
Katı veya riskli atıkların ortadan kaldırılmasının tehlikeye mahal verdiği veya yakın bir zamanda verebileceği durumlarda suçlu kişi ihlâlin devam ettiği süre boyunca günlük 5.000 dolara kadar para cezasına çarptırılabilir. | Open Subtitles | الجزء الـ 13 كلما تمَ التخلص من النفايات الصلبة أو النفايات الخطيرة الملوثة التيقدتُعرض... للخطر أو الإصابة البليغة |
Başkan O'Hare'deki atıkların yüksek seviyede trikloretilen içerdiğini onaylarken biliyor muydu? | Open Subtitles | هل كان يعرف المحافظ أن النفايات التي وافق على رميها في موقع " أوهيرا " المساعد تحتوي مستوى عال خطر من المواد السامة ؟ |
atıkların çoğu biyolojik olarak doğada parçalanabilen türden değil. | Open Subtitles | معظم هذه النفايات ليست قابلة للتحلل. |
bu atıkları onaylayan Başkan Kane bunu onaylarken o atıkların yüksek seviyede trikloretilen içerdiğini biliyor muydu? | Open Subtitles | الذي صرح الأمر بإلقاء المخلفات في موقع يدرك احتوائه على مستوى عالي وخطير من السموم ؟ |
Denetmenler zehirli atıkların oradan geldiğini düşünüyor. | Open Subtitles | المفتشين يعتقدوا أن المخلفات السامة أتية من هناك |