Ama Tommy Atkins veya Eton Bertie veya Able Seaman Simms veya Birmingham'dan Bobby Brown.... | Open Subtitles | لكنه تومي أتكينز أو إيتون بيرتي أو أبل سيمان سيمز |
Haklısın, bunun için özür dilerim. Desiree Atkins'le tanışmanı isterim. | Open Subtitles | معك حق وأنا آسف أودك أن تقابل ديزيريه أتكينز |
Eğer Bayan Atkins, veya diğer adıyla Alison Sanders'ın dün gece samanlığa gelip beni baştan çıkarmaya çalıştığını söylesem ne derdin? | Open Subtitles | ماذا ستقولين لو أخبرتك أن الآنسة أتكينز المعروفة أيضاً بأليسون ساندرز صعدت إلى غرفتي العليا ليلة أمس |
kanserlerin riskini düşürmeye yardımcıdır. Şimdi, Atkins diyetiyle ilgili sorun, | TED | مثل سرطان الثدي وسرطان البروستات وسرطان القولون. الأن, المشكلة في حمية اتكينز, |
Atkins ve adamlarının artık ormanın içine doğru geleceklerini pek sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد بأن (آتكين و رجاله)، أبتعدوا كثيراً عن الغابة |
ve ben de video bağlantısı ile, il milli eğitim müdürü Atkins e bağlanıyorum. | Open Subtitles | وينضم لي عبر الأقمار الصناعية المراقب الحكومي أتكنز |
Atkins 1951'de bir sığınak yapmış 58'de kapatmış ve 83'te de ölmüş. | Open Subtitles | بنى أكتينس الملجأ الذري عام 1951 و أغلقه عام 1958 و توفي عام 1983 |
Atkins diyeti gibi ama karbonhidrat değil de seks yasak. | Open Subtitles | إنه يشبه حمية "أتكينز" لتخفيف الجنس بدلاً من السعرات الحرارية. |
Muhabirimiz Marge Atkins sitede. | Open Subtitles | مراسلنا مارج أتكينز في الموقع. |
Şimdi, Atkins Merkezi tarafından desteklenen çalışmalardan biri insanların yüzde 70'inde kabızlık, yüzde 65'inde ağız kokusu, yüzde 54'ünde bas ağrısı var -- bu sağlıklı bir yeme şekli değil. | TED | الأن, واحدة من الدراسات تُمول من قبل مركز أتكينز وجدت أن 70% من الأشخاص كان لديهم إمساك, و65% كانت لديهم مشاكل في التنفس, 54% كان لديهم صداع - وهذه ليست طريقة صحية للأكل. |
Atkins emniyet kuvvetlerini Crane'i ve adamlarını tutuklamak için getiriyor. | Open Subtitles | لقد أحضر (أتكينز) القوة الضاربة ليعتقلوا (كرين) ورفاقه |
Günaydın, adım Bayan Atkins. | Open Subtitles | صباح الخير أنا الآنسة أتكينز |
Lex, Bayan Atkins ile baban arasında olanı anlattı. | Open Subtitles | لقد أخبرني ليكس بما حدث بين الآنسة (أتكينز) ووالدك |
- Teşekkür ederim, Bay Atkins. - Bilmeniz gereken bir şey daha var. | Open Subtitles | شكراً لك سيد اتكينز هناك أمر آخر أعتقد يجب عليك معرفته |
Bay Kimball geldi, Bay Atkins. | Open Subtitles | سيد كيمبول هنا يا سيد اتكينز |
Jennifer Atkins. Yaz okulunda şoför sınıftayken jipimin arka koltuğunda. | Open Subtitles | (جينفر اتكينز) في سيارتي الجيب خلال المدرسة الصيفية |
Oliver, saçma bir iş için Atkins'i ormana götürecek. | Open Subtitles | أوليفر)،ستأخذ (آتكين) و أتباعهِ) ألى وسط الغابة |
Atkins ve adamlarına, sırf hayatlarınızdan endişe ettiğiniz için hizmet ettiniz. | Open Subtitles | و هو أنكم قد خدمتم (آتكين)، و رجالهِ بدافع الخوف |
Ama Atkins'in işi bitti ve diğer adamları da öldü. | Open Subtitles | و لكن، أيام (آتكين)، أنتهت و جميع رجالهِ و أتباعهِ ميتين |
Bilirsiniz, Atkins diyeti ile ilgili konuşmayı sevmem, ama her gün bunu soruyorlar, ve bir kaç dakikayı buna harcayabileceğimi düşündüm. Ve bununla ilgili duyduğunuz mit şu; | TED | في الحقيقة لا أحب التحدث عن نظام أتكنز الغذائي, ولكنني اُسأل عنه كل يوم, ولذا أعتقد أنني سوف أتحدث عنه لدقائق. الاسطورة التي تسمع عنها, |
Satışların izi sürüldüğünde Gil Atkins'e ulaşılmış. | Open Subtitles | تم اقتفاء أثر المبيعات إلى حساب جيل أكتينس |
Hafızamı düzelttiğinde, Atkins'i aramaya geleceğimi biliyordu. | Open Subtitles | حين أعادت لي ذاكرتي علِمت أني سآتي للبحث عن (آتكينس) |
Atkins çıkıp çıkabileceğini söyledi. | Open Subtitles | القائد (اتكينس) قال بأنك ربما تترك العمل، |