Ona göre, dünyadaki en iyi şey aylaklık etmekti. | Open Subtitles | أفحت شئ في العالم بالنسبة إليه هو أن يتسكع.. |
Bu çocuk niye böyle aylaklık yapıyor! | Open Subtitles | ذاك الصبي لا يعرف كيف يتسكع |
Aslında birkaç hafta önce işi bıraktım bu yüzden bu aralar aylaklık yapıyorum. | Open Subtitles | أنا في الحقيقة، تركت عملي من أسابيع قليلة مضت والآن أتسكع هنا وهناك |
Babam sorup duruyor. Hong Kong'da aylaklık yaptığımı düşünüyor. | Open Subtitles | أبي بدأ يشك في أحوالي، يظن أنني أتسكع في "هونج كونج". |
Açıklayacak bir şey yok. Sadece insanlar aylaklık ediyordu. | Open Subtitles | لا شيء لشرحه سيدي انهم اشخاص يلهون في حفلة |
A-Y-L-A-K-L-I-K. aylaklık. | Open Subtitles | *S-A-U-N-T-E-R* "الهوينة" |
Babam sorup duruyor. Hong Kong'da aylaklık yaptığımı düşünüyor. | Open Subtitles | أبي بدأ يشك في أحوالي، يظن أنني أتسكع في "هونج كونج". |
Aslında, dürüst olmak gerekirse ben de aylaklık yapıyorum. | Open Subtitles | في الحقيقة أنا أفعل ذلك، أيضا --لأكون صريحا معاك أنا أتسكع هنا وهناك |
Sadece insanlar aylaklık ediyordu. | Open Subtitles | كانوا فقط أناساً يلهون في حفلة |