Aşağı yukarı aynı zamanlarda, Uri Fruchtmann adında harika bir adam benimle temas kurdu. | TED | أكثر أو أقل في نفس الوقت تقريبا, تقرب مني رجل عظيم يدعى أوري فوشتمان. |
Artık varolduğunu bile sanmıyorum. Babanla aynı zamanlarda öldü o. | Open Subtitles | لا أعتقد انه موجود بعد الان مات فى نفس الوقت الذى مات فىه والدك |
Görünüşe göre Willig ve o, aynı zamanlarda orada bulunmuşlar. 24 yıI önce. | Open Subtitles | الذي يعني بأنّه وويليج كانت هناك في نفس الوقت. قبل 24 سنة. |
Büyük ihtimalle seninle aynı zamanlarda uyanmışlardır! | Open Subtitles | كان من المحتمل استيقاظهم بنفس الوقت الذي استيقظت انت فيه |
Seninle aynı zamanlarda D Bloğunda bir müvekkilim vardı. | Open Subtitles | "حسناً، كان لديّ عميل بقسم "دي بنفس الوقت الذي كنت فيه هناك |
Sacramento, Modesto ve Vacaville'de de... aynı zamanlarda bulunmuşlar. | Open Subtitles | و من ثم تفقدت و لقد كانوا في ساكرمنتو و موديستو و فاكفيل في نفس وقت تواجد جانينا أيضا |
- Benzerlikler? - Bir sürü. İki kadının da ölümü yaklaşık aynı zamanlarda. | Open Subtitles | زمن وفاتهم جميعاً نفس الوقت جميعهم متحللون |
Aşağı yukarı aynı zamanlarda o bölgede çalışan hayat kadınlarından bazı şeyler duymaya başladık. | Open Subtitles | ـ في نفس الوقت تقريباً الذي وردنا فيه معلومات من الداعرات اللاتي عملن في تلك المنطقة |
Benimle aynı zamanlarda organizasyona katılan kişidir. | Open Subtitles | شخص إنضم إلى المنظمة في نفس الوقت الذي انضممت به |
Her yıl havuza aynı zamanlarda gelir, ...deniz fillerinin sığlıkta ilk kez yüzmeye başladığı zamanlarda. | Open Subtitles | تأتي إلى البركة كل عام في نفس الوقت عندما تسبح الفقمات في المياه الضحلة للمرّة الأولى |
aynı zamanlarda kaybolan bir kız daha var. | Open Subtitles | هنالك فتاه إخرى كانت مفقودة فى نفس الوقت |
Annenle aynı şekilde ve aynı zamanlarda üç kişi öldürüldü. | Open Subtitles | ثلاثة أشخاص قتلوا بنفس الطريقة التي قتلت بها أمّها في نفس الوقت تقريباً |
Depoda aynı zamanlarda başlamıştık. | Open Subtitles | بدأنا العمل في المستودع في نفس الوقت تقريبا |
Çiplerin yaklaşık olarak aynı zamanlarda yerleştirildiğini buldum. | Open Subtitles | تمكنت من التحديد أن كل الرقاقات تم زرعها تقريباً في نفس الوقت. |
Kocamı bulmak istiyorsanız onunla aynı zamanlarda ortadan kaybolan kadınları arayın. | Open Subtitles | إذا كنت تريد أن تجد زوجي أبحث عن أمرأة أختفت في نفس الوقت اختفى فيه هو |
Bilirsin, seninle aynı zamanlarda Dartmouth'taydım. | Open Subtitles | لقد ارتدت مدرسة دارموث في نفس الوقت الذي كنت فيه هناك |
Tek bildiğim, mesajın ve adamın aynı zamanlarda geldiği. | Open Subtitles | كلّ ما أعرفه أنّ الرسالة والرجل ظهرا في نفس الوقت. |
Bu demek oluyor ki, aynı kişi neredeyse aynı zamanlarda o semtlerde bulunmuş. | Open Subtitles | مما يعني، أنه نفس الشخص، يظهر تقريبا في نفس وقت حدوث الجريمة. |