Bunlar geçmişteki dünyanın görüntüleriydi ve bizim ziyaretçilerimiz için de aynıydı. | TED | بل أنها صور للعالم في الماضي وقد كان نفس التأثير في جمهورنا |
Sonraki ve daha sonraki gün de aynıydı, çabucak yaratıcı durgunluğa düştüm. | TED | نفس الشيء اليوم التالي ، و اليوم الذي يليه بسرعة إنزلقت إلى حالة من الركود الإبداعي. |
Bu dalgıç kıyafetlerinin alındığı günle aynıydı. | TED | كان ذلك نفس التاريخ الذي وجدت فيه البدلتين. |
Aslında onları kurtaran şey sayısız yıkıma sebebiyet veren hadise ile hemen hemen aynıydı ; Tsunami. | TED | لكن ما أنقذهم حقًا من المرجح أنها نفس الظاهرة التي أحدثت ما لا يحصى من الخسائر: التسونامي. |
Bunu, geleneksel cinsiyet rollerinin biraz daha belirgin olduğu yerlerde yaptık ve sonuçlar tamamen aynıydı. | TED | قمنا بهذا في مناطق حيث الأدوار التقليدية للجنس، تبدو أوضح قليلاً، وحصلنا على نفس النتائج. |
Elbiseleri aynıydı. Ve onu bulduğumda atımın sırtındaydı. | Open Subtitles | لأن ملابسه كانت نفس الملابس و عندما وجدته |
Bizi aradığı falan yoktu, sadece yollarımız aynıydı. | Open Subtitles | إنه لم يكن يطاردنا فعلاً، لقد صادف إننا كنَا في نفس الطريق |
Baines. Baines'i severdim. Ayakkabıcımız aynıydı. | Open Subtitles | أنا بينس مَحْبُوب بالأحرى إشتركنَا في نفس المهمات |
Ve üç gece boyunca hep aynıydı. Bu bekçi hep aynı şeyi yapıyor. | Open Subtitles | وكانت نفس المدة التي يقضيها طوال الثلاثة أيام، شخصٌ منتظم، ذلك المخبر |
Bir önceki yılki konuşmayla aynıydı, yalnız bu seferki çok daha fazla düşmancaydı. Sen hep benden korktun. | Open Subtitles | إنه نفس النقاش الذي حدث العام .الماضي، لكن بشكل فظيع للغاية |
"...okudukları belalar ve attıkları öfke çığlıkları hep aynıydı." | Open Subtitles | لعناتهم وصياحهم تتعالي بشدة دائما نفس الصوت |
Fakat ertesi gün ve sonraki gün, aynıydı. | Open Subtitles | لكن في اليوم الذي يليه و الذي يليه كان نفس الشيء |
Bill hep kendi yoluna gitti... ve bu yol genellikle seninkiyle aynıydı. | Open Subtitles | بيلى يذهب دائما فى طريقه الخاص وعادة يكون فى نفس طريقك |
Her gün aynıydı, cennetten bir gün gibiydi. | Open Subtitles | فقط يومًا أخر في الجنة وكل يوم يحدث نفس الشيء |
Burada makinede sıkışmış olarak gördüğünüz kadınla aynıydı? | Open Subtitles | كانت نفس المرأة التي شاهدتها عالقة بالآلة؟ |
Hayır, komutanım, ama onların toplanma noktası bizimkiyle aynıydı. | Open Subtitles | لا يا سيّدي إلاّ أنّني أعرف أن فرقة بيكر لهم نفس نقطة التجمّع مثلنا |
...her konuda mutabık olduğumuzu söyleyemem ama ama şunu, şunu söyleyebilirim ki Generalle olan görüşmeden çıkarken ona karşı hislerim toplantıya girerken hissettiklerimle aynıydı: | Open Subtitles | بينما لا أستطيع إبلاغكم أننا توصلنا لإتفاق على جميع الأشياء أستطيع إبلاغكم أنّي عندما أنهيت ذلك اللقاء مع الجنرال انتابني نفس شعور ذهابي إليه |
Bu doğru. Gölgeler tamamen aynıydı. | Open Subtitles | بل هي الحقيقة، تلك الظلال كانت هي ذاتها. |
Tüm renkler aynıydı, ve ben artık eğlenemiyordum. | TED | باتت جميع الألوان متشابهة بالنسبة لي، ولم أعد استمتع بالحياة على الاطلاق. |
Hatta üzücü denebilir, ama o köprüde olma sebebim seninle aynıydı. | Open Subtitles | فى الحقيق هو محزن نوعــأً ما أنا كنت على الجسر لنفس سبب وجودك أنت ايضاً |
Her şey tamamen aynıydı, uçabilmemin dışında. | Open Subtitles | كان كل شيئ متطابق باستثناء أني أستطيع التحليق |
Duvarlar aynıydı, mobilyalar da, her odanın da aynı olduğunu fark ettim. | Open Subtitles | الجدران هي نفسها الأثاث الأمر الذي جعلني ألاحظ أن في كل غرفة |
2005 yılında, bilim adamları uzayın derinliklerinde bir gezegen bir keşfettiler. Çevresel şartları neredeyse Dünya'nınkiyle aynıydı. | Open Subtitles | "في عام 2005 اكتشف العلماء كوكبًا بعيدًا يكاد مناخه يماثل كوكب الأرض" |