Ben onu yakından tanıma şansına sahip olan ve varlığından keyif almış az sayıda insandan biriyim. | TED | لقد كنت من القلة المحظوظة التي تعرفت عليه واستمتعت بحضوره |
Hayatta kalmayı başaran çok az sayıda insan bu gidişata ayak uydurabildi. | Open Subtitles | القلة الناجية هناك تعلمت أن تتحرك باستمرار |
General Hammond, iyi niyetimizin göstergesi olarak az sayıda silah gönderebilirsek. | Open Subtitles | جنرال هاموند, إذا أرسلنا عدد قليل من الأسلحة كبادرة حسن نية |
Sanırım bir uçak pilotu olarak, bunu söylerken ciddi olan az sayıda insandan birisin. | Open Subtitles | كطيار، أنت واحد من القلائل الذي يقولون ذلك، ويعنونه |
...burada halkımızdan az sayıda kişi fark edilmeden hayatta kalmayı başardı. | Open Subtitles | و كان هنا عدد صغير من شعبنا إستطاع البقاء غير مكتشف. |
Geçen otuz yılda, bu çalışma az sayıda proteini ve görece az örneği genellikle tek bir yerde test etti. | TED | في الثلاثين سنة الماضية، اختبرت هذه الدراسات مجموعة صغيرة من البروتينات في عينات قليلة نسبياً وعادةً في موقع واحد |
- Evet ama az sayıda adamla. | Open Subtitles | -ولكن بعدد ضئيل من الرجال |
Şiirin kendisi de ilgi çekmiyor, efendim. Ama dersi alan az sayıda kişi, dersten çok şeyler öğreniyor. | Open Subtitles | الشعر سيدي و لكن القلة التي تحضره يستفيدون منه كثيراً |
Bu seviyede kodları işleyebilen çok az sayıda kişiden biri. | Open Subtitles | و واحدة من القلة الذين يستطيعون التعامل مع رموز من هذا المستوى |
Söylesene, cadılarla püritenler arasındaki bu savaşı kim başlattı, onların az sayıda perişan olanları mı, yoksa sizin çok sayıda güçlü olanlarınız mı? | Open Subtitles | اخبرني من بدء هذه الحرب بين السحرة والمتشددين ؟ القلة المتناثرة فيهم أم الكُثرة الجبارة أمثالك ؟ |
Don Lope geriye kalan az sayıda centilmenden biri. | Open Subtitles | دونلوبه... إنه واحد من السادة الأفاضل القلة المتبقين... |
Bu görevin başarılı olarak sonuçlanması daha az sayıda bilimadamı ve pilot yollayarak Ay'a nadir olan bir ziyaretle sonuçlanabilir. | TED | وسيؤدي الاختتام الناجح لهذه المهمة الى زيارة نادرة للقمر من قبل عدد قليل من العلماء التابعين للحكومة والطيارين. |
Çok az sayıda başka hastalık insanları öldürdüğü için, bunların HIV sebepli ölümler olduğunu düşünebiliriz. | TED | و لكن نظراً لوجود عدد قليل من الأمراض الأخرى التي تقتل الناس يمكننا حقاً أن نعزو السبب وراء الوفيات إلى فيروس الإيدز |
Amma velakin, uygulama, varış noktasına sadece az sayıda güzergah olduğunu da varsayıyor. | TED | ومع ذلك، يفترض التطبيق أنه لا يوجد سوى عدد قليل من الاتجاهات نحو الوجهة. |
Bu mağarada çok değerli bir şey var ve ben bunu görmesine izin verilen az sayıda insandan biriyim. | Open Subtitles | ،في هذا الكهف يوجد شيء ما نفيس جداً لدرجة أني أحد القلائل الذين سُمح لهم برؤيته |
Bana öfkelenmen için bir sebep yok, çünkü ben burada sana bir fırsat vermeye çalışan, az sayıda insandan biriyim. | Open Subtitles | من القلائل الذين أتوا هنا محاولين أن يمنحوك فرصة |
Fakat ben kolyenin etkilemediği az sayıda kişiden biriyim. | Open Subtitles | ولكننى إحدى الناس القلائل الذى لايؤثر عليهم هذا السحر. |
Gelin bunu düşünelim. az sayıda nöronun çok iş yapmasını nasıl sağlarsınız? | TED | لكن دعونا نفكر حول هذا. كيف يمكنك جعل عدد صغير من الخلايا العصبية تقوم بالكثير؟ |
Bir zamanlar ülkelerinin menfaatlerini savunan iyi eğitilmiş az sayıda profesyoneller vardı. | Open Subtitles | ذات مرة كان هناك عدد صغير من المختصيين المدرَبين جيداً الذين دافعوا عن قضية بلادهم |
Bu "boşluk" odasında, az sayıda atom vardır. | Open Subtitles | محتوى داخل غرفة الفراغِ هذه عدد صغير من الذرّات. |
E-mail hesabı, az sayıda kişinin bulunduğu çok tek tük yazışmalar içeriyor. | Open Subtitles | بريدها الإلكتروني يظهر قائمة صغيرة من الأصدقاء مع مراسلات قليلة جداً |
E-mail hesabı, az sayıda kişinin bulunduğu çok tek tük yazışmalar içeriyor. | Open Subtitles | بريدها الإلكتروني يظهر قائمة صغيرة من الأصدقاء مع مراسلات قليلة جداً |
- Evet ama az sayıda adamla. | Open Subtitles | -ولكن بعدد ضئيل من الرجال |