Bölükteki birine karşı isimsiz bir cinsel taciz şikayetinde bulunduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرتني أنّها قدّمت بلاغاً مجهولاً بتحرّش جنسي ضدّ شخصٍ في الفصيلة. |
Bana başmüfettişlik tarafından Bölükteki bir asker için isimsiz bir şikayette bulunulduğu söylendi. | Open Subtitles | لقد قيل لي من قبل مكتب المفتّش العام أنّ شكوى من شخصٍ مجهول قد تمّ تقديمها ضدّ جندي في الفصيلة. |
Aslına bakarsan, Bölükteki tüm çaylakları unutuyorlar. | Open Subtitles | في واقع الأمر لقد نسوا ما هو معنى أن تكون في الفصيلة لهذا السبب سأبقى في هذه الغرفة يا (جيك) |
Bölükteki herkes Hawkins'i doğruluyor. Lucy harika biriymiş. | Open Subtitles | -الجميع في الفصيلة يتفق مع (هوكينز ). |