Böyle bir durumda çocuğun ana dili İngilizce değildir. | TED | اللغة الأم للطفل في مثل هذه الحالة ليست الإنجليزية. |
Böyle bir durumda yapılabilecek tek bir şey var. | Open Subtitles | هناك امر واحد يجب فعله في مثل هذه الحالة |
Yakın bir gelecekte, robotların da Böyle bir durumda bize katılacaklarını hayal etmek zor değil. | TED | و في تلك الحالة نستطيع بسهولة تخيل الروبوتات بيننا في المستقبل القريب |
Böyle bir durumda şöyle düşünüyor olabilirsin "Belki günü ben kurtarabilirim. | Open Subtitles | في موقف كهذا ربما قد تظن أنه يمكنك أن تكون المنقذ |
Böyle bir durumda genelde ne yapardım biliyor musun, her şeyin mahvolduğu ve ne yapacağımı bilmediğim durumlarda? | Open Subtitles | أتعرفين ما أفعله في مواقف كهذه عادة عندما يكون كل شيء ضدي ولا أعرف ماذا أفعل؟ |
Böyle bir durumda sayabileceğim tek kişi sensin. | Open Subtitles | إنك الشخص الوحيد الذي أعتمد عليه في موقفٍ كهذا |
- Mel, dur. - Beni Böyle bir durumda bıraktın, sikeyim. | Open Subtitles | توقفي"ميل تباً لك لأنك وضعتيني في مثل هذا الموقف |
Böyle bir durumda kimse yalan söylemez. | Open Subtitles | الرجل واجه ربه ولا أحد يكذب في مثل هذا الوضع |
20 yıl önce olsaydı Böyle bir durumda bize şoförlük yapardın. | Open Subtitles | منذ 20 سنةً أنت كُنْتَ سَتَسُوقُنا في هذا الموقف. |
Bunu yapmaya hakkın vardı ancak Böyle bir durumda nedenini bilmek isteyecekler. | Open Subtitles | لديك الحق ان تفعل هذا، لكن في وضع كهذا عليهم ان يعرفوا السبب |
Böyle bir durumda, kontrolsüzlük en zor kısım olabilir. | Open Subtitles | في حالة مثل هذه قلة السيطرة يمكن أن تكون الجزء الأصعب |
Böyle bir durumda yapmamız gerekeni hepimiz biliyoruz, öyle değil mi? | TED | ونحن نعلم جميعاً ماذا سيحدث في هذه الحالة .. صحيح ؟ |
Böyle bir durumda bir şansın olursa, onu kullanırsın. | Open Subtitles | أنه فى موقف مثل هذا اذا حصلت على فرصه.. فعليك بأغتنامها |
Yani Böyle bir durumda yapılması gerekeni yapmışsın. | Open Subtitles | أنت في الحقيقة عَملتَ الشّيء الصّحيح في مثل هذه الحالة |
Aslında çok basit. Böyle bir durumda, çocuklar sadece gece nerede uyuyacağını bilmek ister. | Open Subtitles | انظر الأمر في غاية البساطة ، في مثل هذه الحالة الطفل فقط يريد أن يعرف أين سينام في الليل |
Böyle bir durumda denek, herhangi bir şeyi saklamaya çalışmaz. | Open Subtitles | في مثل هذه الحالة فلا يوجد سبب آخر يجعلنا نأخر استعماله |
Sevgili dostumu yatağından etmeyi hayal bile edemem, özellikle Böyle bir durumda. | Open Subtitles | لا أحلم بحرمان الزميل العزيز من سريره، خصوصاً في تلك الحالة |
Eğer barış içinde bir dünya olacağına inanıyorsan hatta bizim de alışık olduğumuz Böyle bir durumda bile... | Open Subtitles | اذا اعتقدت ان السلام للعالم سيأتي حتى لو إستعملتنا حتى في تلك الحالة |
Nasıl? Böyle bir durumda orayı burayı araştırmak lazım. | Open Subtitles | ولكن في موقف كهذا علينا ان نتحرى هنا و هناك |
Böyle bir durumda düşünecek zamanınız olmuyor. İçgüdülerinizle hareket ediyorsunuz. | Open Subtitles | "لا يمكن أن تفكر في مواقف كهذه بل فطرتك تتولى الأمر" |
Demek istediğim, Böyle bir durumda kendini kaybetmeyenin bir tahtası eksiktir. | Open Subtitles | أعني, أنَّ أيَّ شخصٍ لا يرتعبُ في موقفٍ كهذا فهو غيرُ طبيعيٍّ |
Kant'ın Böyle bir durumda ne düşüneceğini merak ediyorum. | Open Subtitles | أعني، إنّني أفكر بما سيقوم به (كانت) في مثل هذا الموقف |
Böyle bir durumda sıkışıp kalmamızla ilgili... söylediklerini düşünüyordum. | Open Subtitles | تعرفين, كنت أفكر حول ما قلته قبل ذلك حولنا,عندما نعلق في مثل هذا الوضع لا شيء يمكن عمله |
Ben kendimi Böyle bir durumda bulacağımı sanmıyorum. | Open Subtitles | حسناً ، لا أعتقد بأنني سأجد نفسي في هذا الموقف |
Böyle bir durumda, güveler kimin umurunda? | Open Subtitles | في وضع كهذا من سيهتم بالحشرات؟ |
Özellikle Böyle bir durumda. | Open Subtitles | خصوصاً في حالة مثل هذه إذا هذه القصة ستروى نفسها |
İlk defa Böyle bir durumda bulunmuyoruz. | Open Subtitles | هذه لَيستْ المرة الأولى التي كُنّا في هذه الحالة |
Üstadım, Böyle bir durumda kaçtığım ve saklandığım için beni asla affetmez. | Open Subtitles | سيدي لن يسامحني للهرب والاختباء فى موقف مثل هذا |
Siz de mazur görürseniz Böyle bir durumda ayakta kalmayı yeğlerim. | Open Subtitles | إذا سمحتِ، أجد انه من الطبيعي ان اكون على قدمي فى مناسبة كهذه. |
Yani, onu hastaneye götürmek yerine ki Böyle bir durumda bu şekilde yapılması gerekiyor suç mahallinden kanıtı mı kaldırdınız? | Open Subtitles | وهكذا، بدلا من أخذه إلى المستشفى وهي الطريقة التي من المفترض أن تعمل عندما يحدث شيء من هذا القبيل قمت بإزالة الدليل من مسرح الجريمة؟ |
sanki Böyle bir durumda aklımı başıma toplayablirim de. | Open Subtitles | يمكنني البقاء عاقلا في حاله مثل هذه |