Böyle zamanlarda olay, her zaman sesi en fazla çıkanlardadır. | Open Subtitles | في أوقات كهذه تذهب اللعبة للأشخاص الذين يتحدثون بالصوت الأعلى |
Böyle zamanlarda, neden boşandığımızı merak ediyorum. | Open Subtitles | في أوقات كهذه أتسائل لماذا تطلّقنا؟ بسبب.. |
Böyle zamanlarda erkek kıza ya bir mendil uzatır ya da bir duble old fashioned. | Open Subtitles | أتعلمين ، في مثل هذه الأوقات علي الرجل أن يُقدم شال لفتاته أو شيء ذو قيمة |
Böyle zamanlarda kendi yolunu kendin bulmalısın. | Open Subtitles | فى أوقات مثل هذه, يجب أن يكون لك طريقك الخاص |
Yani, hayır, Böyle zamanlarda silah lobicisi kimliğimle uyumayı tercih ederim. | Open Subtitles | لذا لا في اوقات كهذه نمت مع شارة تجمع تاييد السلاح |
Böyle zamanlarda gerçekten içmek istiyorum. | Open Subtitles | . في مثل هذا الوقت أشعر بـ رغبة في شرب بعض الكحول |
Sıçtık. Böyle zamanlarda yapacak tek bir şey var. | Open Subtitles | لكن هناك شيء واحد باق لنفعله في وقت كهذا |
Böyle zamanlarda yaşamaya devam etmek imkânsız gibi görünür... ve buzdolabındaki her şeyi yiyip bitirmek kaçınılmaz olur. | Open Subtitles | فى وقت كهذا يصعب على أى شخص الإستمرار فى حياته وأن يأكل هذا الشخص كل مخزونه من الطعام الموجود فى المبرد هو أمر لابد منه |
Böyle zamanlarda herkes uçmak ister. Uçmak ve hızlı olmak. | Open Subtitles | في أوقات كهذه الناس يريدون أن يتخدروا بسرعة |
Ve Böyle zamanlarda, sizi neşelendirecek bir şeyin olduğunu bilmek oldukça rahatlatıcıdır. | Open Subtitles | و في أوقات كهذه, من المريح للبال أن تعرف |
Böyle zamanlarda bir ailenin, gidecek bir evin çok özlemini çekerim. | Open Subtitles | في أوقات كهذه أحن لعائلة لأعود للمنزل لأجلها |
Böyle zamanlarda yetişkinler bir arada yaşayabiliyor. | Open Subtitles | في مثل هذه الأوقات العصيبة فإن البالغون عادة يلتم شملهم |
Böyle zamanlarda keşke beni kök hücre araştırmalarında kullansalar diyorum. | Open Subtitles | في مثل هذه الأوقات اتمني أنهم يستخدمونني في أبحاث الخلايا الجذعية |
Böyle zamanlarda tanrının sesini dinlemeni öneririm. | Open Subtitles | ابني، انها في مثل هذه الأوقات أقترح الاستماع لصوت الرب. |
Böyle zamanlarda keşke bir "Chitty-Chitty Bang Bang"im olsaydı derim. | Open Subtitles | . انا لا أعرف . أوقات مثل هذه اتمنى ان يكون لدى سيارة طائرة |
Böyle zamanlarda uğrunda savaştığımız bazı özgürlükler kurban edilmelidir. | Open Subtitles | في أوقات مثل هذه بعض من تلك الحريات التي قاتلنا من أجلها يجب أن نضحى بها |
Böyle zamanlarda insanlar duygusallaştıkları için... baban çok üzgün. | Open Subtitles | لأنه في اوقات كهذه الناس يكونون انفعاليين جدا |
Efendiler, Böyle zamanlarda halkımın arasında olsam iyi olacak. | Open Subtitles | أيها اللوردات ، في مثل هذا الوقت انه لامر جيد بالنسبة لي أن أكون بين شعبي |
Böyle zamanlarda, Tanrı ile aramızdaki yol açık olmalı. | Open Subtitles | و في وقت كهذا نحتاج إلى الطريق المأدية إلى الكنيسة |
Biliyor musun... Böyle zamanlarda Brezilya'lı olmaktan gurur duyuyorum. | Open Subtitles | سأخبرك الان فى وقت كهذا انا أكون فخورا اننى برازيليا |
Böyle zamanlarda kötülüğü yok etmekten başka seçim şansımız olmaz. | Open Subtitles | في هذه الأوقات لا خيار لدينا غير استبعاد الشر |
Bak, Böyle zamanlarda işlerin yolunda gitmeme olasılığını düşünme. | Open Subtitles | بأوقات كهذه لا يجب أن نفكر في ما قد يحدث |
Böyle zamanlarda gerçekten uyuşturucu bağımlısı olmak istiyorum. | Open Subtitles | "بأوقاتٍ كهذه آمل حقّاً لو أنّني كنتُ مدمن مخدّرات" |
İşte Böyle zamanlarda normal insanlara acıyorum. | Open Subtitles | في الأوقات مثل هذه اشفق على الناس الطبيعيين |
Tanrım, insan Böyle zamanlarda sadece sevdiklerini ve onlarla ne kadar çok zaman geçirmek istediğini düşünüyor | Open Subtitles | يا رجل في مواقف كهذه أنت فقط .. كل يمكنك التفكر به هو الذين تحبهم و تتمنى لو قضيت وقتاً أطول معهم |
Ve, Böyle zamanlarda çok fazla iç hesaplaşma yapıyorsun. | Open Subtitles | ودعنى اخبرك، يمكنك القيام بالكثير من البحث عن الذات فى مثل هذه الاوقات. |
Böyle zamanlarda en güvenilir arkadaşım olmuştur. | Open Subtitles | أجدها كالصديق الوفي في أوقاتِ كهذه |
Böyle zamanlarda, dikkatlice hareket etmelisin. | Open Subtitles | علينا أن نلجأ للحكمة في وقتٍ كهذا |