Ama torunumun oğlunun biraz büyüdüğünü görecek kadar yaşamak istiyorum. | Open Subtitles | ولكن أريد أن أعيش كفاية لأرى ابن حفيدي يكبر قليلًا |
Sanırım küçük kızımın büyüdüğünü kabullenmek benim için biraz zor. | Open Subtitles | يبدو أنه علي أن أتقبل فكرة أن فتاتي الصغيرة تكبر |
Senin aklın başka şeylerle meşgulken onun büyüdüğünü de biliyorum. | Open Subtitles | واعرف ان ابنك ينمو بينما انت مشغولة في امور اخرى |
Halk kütüphanelerini ziyaret ederek büyüdüğünü, bundan zevk aldığını söyledi. | TED | وقالت له أنها نشأت وهي تزور مكتبتها المحلية التي أحبتها. |
Dr. Bodnar törene geldi ve Ukrayna'da büyüdüğünü anlattı. | TED | الدكتورة بودنار أتت إلى المراسم وشرحت لنا أنها ترعرعت في أوكرانيا. |
Yerli kızların beyazlardan daha çabuk büyüdüğünü tahmin ediyorum. | Open Subtitles | أَحْسبُ ان البناتَ الهندياتَ يكبرون أسرعَ مِنْ البيضِ. |
Biricik bebeklerinin büyüdüğünü Çok uzaklardan izleyeceklerdi. | Open Subtitles | عليهم أن يراقبوا طفلهم الثمين يكبر من بعيد |
Onu bir süredir izlememiştim büyüdüğünü göremedim. | Open Subtitles | لنأستطيعأنأكون معه. حتي أراه و هو يكبر و يصبح رجلاً. |
Savaşmak istemediğimi biliyorsun. Oğlumun büyüdüğünü görmek istiyorum. | Open Subtitles | انك تعلمين اننى لا اريد ان اقاتل واننى اريد رؤية ولدى وهو يكبر |
Bununla birlikte küçük kızların ne kadar çabuk büyüdüğünü dikkate almadım. | Open Subtitles | ،مع ذلك هناك شيء تغاضيت عنه كيف لفتاة صغيرة أن تكبر بسرعة |
CIA'e girdiğimden beri bu haritanın sürekli büyüdüğünü gördüm. | Open Subtitles | منذ عملت بالمخابرات الأمريكية رأيت هذه الخريطة تكبر فقط |
Bir baba olarak, aile sahibi olmak ve bu ailenin büyüdüğünü görmek güzel bir şey. | Open Subtitles | بصفتى والد , إنه من المتعة الكبيرة أن أشاهد عائلتى تكبر بهذا الشكل. |
Ve gittiğim her yer, burası da dahil, yeni bir ahlaki açlığın büyüdüğünü hissediyorum. | TED | وفي كل مكان أذهب إليه بمافيه هنا في تيد أحس أن هناك جوع أخلاقي جديد أخذ ينمو |
- Ne? Olmaz, ona yemek vermem. Sadece yemek yiyince büyüdüğünü söylemiştin. | Open Subtitles | كلا لن اقوم بإطعامها أنت قلت بأنه ينمو عند الأكل |
Ama çiftlikte büyüdüğünü yazdığına göre ya bir kasaba kızıyla ya da bir sonraki avını bekleyen yaşlı biriyle buluşacaksın. | Open Subtitles | لكن أن تعترف أنّك نشأت بمزرعة، سيتيح لك إما موعداً مع فأر ريفي أو أسد أمريكي يبحث عن وجبته التالية. |
LA'da büyüdüğünü biliyorum, kimsenin orada büyüdüğünü sanmıyordum. | Open Subtitles | أعرف بأنّك ترعرعت في لوس أنجلوس ظننت لا أحد سيفعل |
Çocukları ve torunlarının büyüdüğünü gördü. | Open Subtitles | تخيل أن تعيش حياة طويلة ترى فيها اطفالك يكبرون |
Bir yerde oturuyorduk ve konuşuyorduk sonra nedense, küçük kardeşini düşünmeden duramadım ve ne kadar güzelki büyüdüğünü. | Open Subtitles | لكن كُنّا جالسين نتحدّث ولسبب ما لم أَستطع التوقّف عن التفكير بأَخيها الصغيرِ وكيف أصبح وسيماً عندما كبر |
Kim olduğunu bilmiyordun, neden hızlı büyüdüğünü, neden anneni hasta ettiğini, ve sana çok şanslı biri olduğunu anlatmıştım. | Open Subtitles | كنتِ حزينه ولم تعرفي لماذا لماذا كبرتِ بسرعه |
Konuyu değiştirmek için değil ama akıl almaz derecede çok bilgili bu da bize büyük ihtimalle yalnızlık içinde büyüdüğünü edebiyatın onun tek kaçış yolu olduğunu gösterir. | Open Subtitles | ليس بهدف تغيير الموضوع لكنه مثقف بشكل كبير مما يشير لنا الى انه نشأ في عزلة و كون الأدب هو مهربه الوحيد |
Ama özellikle de senin sonunda büyüdüğünü düşündüğü için mutlu. | Open Subtitles | ولكن بصفة خاصة لأنها تعتقد بأنك نضجت أخيرا |
Onunla uzun zamandır yazışıyoruz ve ondan resimlerini istedim böylece ne kadar büyüdüğünü görebilirdim. | Open Subtitles | كنت اراسلها لمدة كبيرة ثم طلبت منها الصور حتي أري كيف كنت تنضج. |
- Burada büyüdüğünü düşünmek biraz garip. | Open Subtitles | من الغريب اعتقاد انك تربيت هنا |
Okula geri döndüğünde arkasında bir gözün büyüdüğünü fark edemeyecekler. | Open Subtitles | في المدرسة الأطفال لن يلاحظوا أن عين ثالثة تنمو هناك |
Nasıl olur da bu kadar hızlı büyüdüğünü bana söylemezsin? | Open Subtitles | كيف لك ألا تخبريني بانك تكبرين بهذه السرعة؟ |
Kızımın büyüdüğünü görmek isterdim. | Open Subtitles | اللَّهُ أعلَمُ أنا أردتُ الرُؤية بنتي الصغيرة تَكْبرُ. |