İstediği buymuş, ...büyük ölçekli bir yıkım ile onun silahını yapmadıkları için, | Open Subtitles | هذا ما يريده تدمير على نطاق واسع لإثبات أن وزارة الدفاع الامريكية |
Kariyerimin başlarında, tam planlandığı gibi gitmeyen büyük ölçekli bir etkinliğe öncülük ettim. | TED | قدتُ في بواكير حياتي المهنية حدثاً على نطاق واسع لم يسر كما كان مخططاً له |
Şey... bundan daha karışık, efendim, ama sanırım büyük ölçekli bir teste hazırız. | Open Subtitles | انها معقدة أكثر بكثير من ذلك، سيدي، لكنني أعتقد أننا على استعداد لإجراء اختبار على نطاق واسع |
Ama tek bir hikâye, büyük ölçekli bir veri tarafından desteklenmiyorsa değersiz ve yanıltıcıdır. | TED | لكن القصة لوحدها لا معنى لها ومضللة مالم تكن مدعومة ببيانات واسعة النطاق |
Ancak büyük ölçekli bir verimiz olsa bile bu, hâlâ yeterli olmayabilir. | TED | لكن حتى لو كان لدينا بيانات واسعة النطاق قد لا يكون ذلك كافياً |
İlk büyük ölçekli antibiyotik kullanımı, geçen yüzyılın 50'li yılların başındaydı. | TED | كان أول استخدام واسع النطاق للمضادات الحيوية أوائل خمسينيات القرن الماضي. |
Bir toplumun cesaretini tümüyle kırmak için büyük ölçekli bir gösteri yapmak gerekir. | Open Subtitles | فلإحباط معنويات أمة بأكملها يتطلب الأمر استعراضاً عام على نطاق واسع |
büyük ölçekli kaynaklardan hortumluyor olmalı. | Open Subtitles | إنه يود الإستفادة بأكبر قدر من الموارد المُتاحة له على نطاق واسع |
"Email'lerde ve internet trafiğinde olan büyük ölçekli hükümet gözetimine uluslararası suç ve terörle savaşabilmek için izin verilmelidir." | TED | حسنًا، "مراقبة الحكومة على نطاق واسع للبريد الإلكتروني وحركة الإنترنت ينبغي أن تكون مسموحة كوسيلة لمحاربة الجريمة والإرهاب الدوليين." |
Bu ikisi büyük ölçekli yeniden yapılandırılabilir robotlara yönelik projelerdir. Bu robotlar 8 fit ve 12 fit uzunluğunda proteinleri temsil etmektedir. | TED | إذن هذه المشاريع هي روبوتات قابلة لإعادة التشكيل على نطاق واسع -- بروتينات بطول 8 أقدام و12 قدما. |
Ancak aynı zamanda müşterek bağlılık ve neyin insanların büyük ölçekli bir oyunda tıklamasına ve çalışmasına ve oynamasına ve bağlanmasına sebep olduğunu gözlemlemek için emsalsiz bir labaratuvar hakkında. | TED | لكنها أيضاً حول المشاركة الجماعيّة و حول المختبرات التي ليس لها مثيل لرصد ما الذي يجعل الناس يتحركون و يعملون و يلعبون و يشاركون على نطاق واسع في الألعاب. |
Müttefikler, sahil boyunu hem havadan hem denizden bloklamış büyük ölçekli bir tahliyeyi imkansız hale getirmişti. | Open Subtitles | الحصـار البحـرى والجـوى الـذى ..يفرضه الحلفاء على خط الساحل يجعل من أى عملية إجلاء ... على نطاق واسع أمراً مستحيلاً |
Tabii ki işbirliği her zaman hoş değildir. Tarih boyunca insanların yaptığı onca korkunç şey ki bazıları çok daha korkunç, tüm bunlar yine büyük ölçekli işbirliğine dayanır. | TED | بالطبع، ليس جميع أشكال التعاون محمودة؛ فجميع الأشياء الرهيبة التي قام الانسان بها عبر التاريخ -- والأمور الرهيبة التي لا زلنا نقوم بها -- جميع هذه الأمور استندت على عنصر التعاون على نطاق واسع جداً. |
Şimdi size evrenin nasıl oluştuğuna dair fikirlerimizi yansıtan büyük ölçekli bir simülasyon izleteceğim. Bu simülasyonda insanların binbir çabayla öğrenmeye çalıştığı ancak göründüğü üzere doğanın bunları zaten bildiği bazı oyun ve tasarım prensipleri kullanıldı. | TED | لذا ساستعرض عليكم نتائج محاكاة على نطاق واسع جدا ما نعتقد ما يمكن ان يكون عليه الكون، باستخدام في الواقع بعض مباديء اللعب والتصميم، التي، تعرفون، عمل البشر جاهدين لتعلمها، ولكن كما يبدو عرفتها الطبيعة منذ البداية. |
büyük ölçekli bakınca yok. | Open Subtitles | لأنه كذلك على نطاق واسع |
Beni araştırmaya sevk eden şey şu: Eğer insanların büyük ölçekli başarılarına bakarsanız, insanlığın tarihi açıdan beraber yaptıkları gerçekten büyük şeyler -- örneğin, Mısır piramitlarini ya da Panama Kanalını inşa etmek ya da Ay'a adam göndermek -- bunlarla ilgili garip bir gerçek var, ve bu da şu, bunların hepsi aynı sayıda insanla yapıldı. Çok garip; hepsi yaklaşık 100,000 insanla yapıldılar. | TED | فالسؤال الذي يحفز بحثي هو الاَتي اذا نظرتم الى مكتسبات البشرية على نطاق واسع تلك الاشياء الكبيرة حقا التي انجزتها البشرية مجتمعة في التاريخ على سبيل المثال ,بناء اهرامات مصر او قناة بنما او هبوط الانسان على القمر توجد حقيقة طريفة حولهم وهي ان جميعها أُنجزت تقريباً بنفس العدد من الأشخاص.. شيء غريب,جميعها أُنجزت بواسطة 100,000 شخص. |
Burada, bu tesislerde yetiştirdiğimiz, büyük ölçekli ve kendini idame ettiren sıtma sivrisinekleri kolonilerimiz var | TED | لدينا هنا مستعمرات واسعة النطاق ومكتفية ذاتية من بعوض الملاريا نقوم بتربيتها في هذه المنشآت. |
Eğer birinin büyük ölçekli bir suç örgütüyle ilişkili olduğundan şüpheleniliyorsa sahte kimliklerle gidip kapısını çalmak büyük önem taşır. | Open Subtitles | مؤسسة إجرامية واسعة النطاق الذهاب وطرق الباب مع بعض بعض الأدلة لبطاقات هوية مزورة هو مهم |
Reşit olmayan kızları çölde evlenmeye gönderdiği için mi Cologne'un büyük ölçekli bir operasyonu onaylamasını istiyorsunuz? | Open Subtitles | الآن تريد موافقة كولون على عملية واسعة النطاق لإرسالهم فتيات تحت السن القانوني ليتزوجو في الصحراء |
büyük ölçekli bir analiz yapabilirler ve bana bilgilerimi sadece anlaştığımız şekilde kullandıklarını gösteren şifrelenmiş bir kanıt temin edebilirler. | TED | يمكنهم عمل تحليل بيانات واسع النطاق وإعطائي إثباتا مشفرا باستخدامهم بياناتي بالطريقة التي اتفقنا عليها. |
B.F. Skinner gibi vizyon sahibi insanların peşinde tüm dünyadan gelen bilim adamları ve filozofların olduğu büyük ölçekli bir toplumsal araştırma topluluğunu düşlediler. | Open Subtitles | على خطى الأولياء مثل (ب.ف. سكينر).. ..تخيلا مجمع بحث مشترك واسع النطاق حيث يمكن للعلماء به و المفكرين في الكرة الأرضية |