Küçük balıklar sıcak suyun kıyısına kadar gelip, dururlar ve büyük balıklar soğuk sudan çıkıp onları yerdi. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة ستّصل الى حافة المياه الحارة و تتوقف و الأسماك الكبيرة تخرج من المياه الباردة و تأكلهم |
Küçük balıklar sıcak suyun kenarına kadar gelip duruyor ve büyük balıklar soğuk sudan çıkıp onları yiyordu. | Open Subtitles | الأسماك الصغيرة ستّصل الى حافة المياه الحارة و تتوقف و الأسماك الكبيرة تخرج من المياه الباردة و تأكلهم |
Burada büyük balıklar nadir görülür. | Open Subtitles | الأسماك الكبيرة نادرة الوجود هنا |
Bello gibi büyük balıklar daha büyük balıklara yönlendirir. | Open Subtitles | سمكة كبيرة مثل "بيلو" ترشدنا الى سمكة أكبر مثل عصابة الـ"كازا" |
Boyları 6 metreye ulaşabiliyor. Yani bunlar çok büyük balıklar. | Open Subtitles | يصل بعمق 20 قدم، لذا تلك سمكة كبيرة. |
Anthony, sana gerçekten büyük balıklar tutmayı öğretmemi ister misin? | Open Subtitles | أنتونى ما رأيك لو علمتك طريقة صيد السمك الكبير ؟ |
Eminim ki kızartmak için elinde daha büyük balıklar var. | Open Subtitles | من المؤكد أنك تملكين سمكة أكبر للإمساك بها |
Bunlar o kadar sığdır ki, sular çekildiğinde bu hemşire köpekbalığı ve vatozlar gibi bütün büyük balıklar derin su kanallarına dönmeye zorlanırlar. | Open Subtitles | غامراً مناطق منبسطة و شاسعة مكسوة بالأعشاب البحرية. إنها ضحلة لدرجة أنه عند الجزر تضطر الأسماك الكبيرة للعودة للمياه العميقة في القنوات |
büyük balıklar için değer. | Open Subtitles | بعض الأسماك الكبيرة تستحق تجعيد الشعر |
- büyük balıklar yakalayacağız. - Evet öyle. | Open Subtitles | - نحن سنحصل على بعض الأسماك الكبيرة. |
büyük balıklar canlı tutulmak zorunda. | Open Subtitles | الأسماك الكبيرة ستبقى حية |
Buna kaplumbağalar, büyük balıklar ve hatta küçük Mosasauruslar da dahil. | Open Subtitles | بما في ذلك السلاحف، الأسماك الكبيرة وحتى الـ(موساسورس) الصغيرة |
Balık getir, baba! Büyük, büyük balıklar! | Open Subtitles | أحضر سمكة يا أبي سمكة كبيرة |
Janie, unutmadan gelecek defa bize büyük balıklar getirecek toplantılar düzenlemeye çalış. | Open Subtitles | (جيني)، دوّني ملحوظة. نحتاج لإدراج مزيداً من المواعيد... التي يمنحني إحداهم فيها سمكة كبيرة بحق. |
Zamanla, büyük hayvanlara odaklanırız ve denizde bunun anlamı büyük balıklar. | TED | مع مرور الوقت، نركز على حيوانات كبيرة، وفي بحر يعني ذلك السمك الكبير. |
SSR'dan büyük balıklar da var ve şu an delil protokolünden çok ulusal güvenlik tehdidinden endişeliler. | Open Subtitles | هناك سمكة أكبر من الوكالة , والآن هم اكثر اهتماماً بخرق الأمن الوطنى من برتكول الادلة خاصتك. |