büyükannesiyle olduğunu düşünmüş ve arayıp sormamış. | Open Subtitles | لقد افترضت انه كان مع جدته و تركته هناك فحسب |
Ricky'nin büyükannesiyle beraber Havasu*'da inzivaya çekildiğine inanamıyorum. | Open Subtitles | لا أصدق أن ريكي محاصر في هافاسو مع جدته في حين أخيراً أرتبطنا رسمياً |
Yani bana söylediğin şu ki 35 yaşında hiç evlenmemiş ve büyükannesiyle yaşayan bir adamın sorunları mı var? - Beni çok iyi anlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | اذن ماتقوله ان رجلا ذو ال 35 عاما والذي لم يسبق له الزواج ويعيش مع جدته يعاني من عقد؟ انت ترينني على حقيقتي اليس كذلك؟ |
Maddie büyükannesiyle yaşayacak, kimse ondan daha fazla mutlu olamaz. | Open Subtitles | مادي ستعيش مع جدتها التي لا يمكن أن تكون أسعد |
büyükannesiyle de ben aynı sorunu yaşamıştım. Yani, annesiyle. | Open Subtitles | كان لديَّ نفس المشكلة مع جدتها ، أعني أمها |
Polisler onu götürmüş ama kimse büyükannesiyle irtibata geçip neler olduğunu anlatmamış. | Open Subtitles | الشرطة اتت لاخذه لكن لم يتواصل اي أحد مع جدته أو أخبرها بما حدث |
Polisler onu götürmüş ama kimse büyükannesiyle irtibata geçip neler olduğunu anlatmamış. | Open Subtitles | جاءت الشرطة للحصول عليه، ولكن من أي وقت مضى الاتصال لا أحد جدته أو قال لها ما حدث. |
Küçük Johnny Harrington, bizden üç ev ötede oturuyordu. Bir çiviye bastı; büyükannesiyle yaşıyordu, tetanoz kaptı, hastaneye gitti, tetanoz aşısı falan yok, öldü. | TED | جوني هارينجتون الصغير، الذي عاش على مقربة 3 أبواب مني، داس على مسمار، عاش مع جدته لأمه، أصيب بمرض الكزاز، ذهب إلى المستشفى لم يحصل على تطعيم الكزاز فتوفي، |
Bak sen, büyükannesiyle yaşayan adamdan tavsiyeler. | Open Subtitles | جيد ، نصيحة من رجل يعيش مع جدته |
büyükannesiyle yaşıyor ama söylediğine göre pek ilgilenmiyormuş. | Open Subtitles | يعيش مع جدته كما يقول إنها ليست هناك |
büyükannesiyle dama oynuyormuş. | Open Subtitles | حسناً قال أنه كان يلعب الشطرنج مع جدته |
büyükannesiyle hayvanat bahçesine gitti. | Open Subtitles | انه في الحديقه مع جدته |
Aslında hâlâ büyükannesiyle çalışıyor. | Open Subtitles | في الحقيقة مازال يعيش مع جدته |
- 5 yaşında bir çocuğa büyükannesiyle Harvey amcasının neden aynı odada duramadığını anlatmak ne kadar zor biliyor musun? | Open Subtitles | بأن تُخبرَ طفلاً عمرهُ خمسة سنوات بلماذا جدته وعمهُ (هارفي)لا يُمكنهُم بأن يجلسوا معَ بعض؟ |
Trey Hansen büyükannesiyle yaşıyor. | Open Subtitles | حياة (تراي هانسن)مع جدته |
90 yaşındaki büyükannesiyle tanışana kadar, ilaçlar etkisini göstermemişti. | Open Subtitles | هذه الحبوب لم تركلني حتى اللحظة التي دخلت بها على جدتها صاحبة الـ 90 عاما |
Gelip geceyi büyükannesiyle geçirdiği hafta sonlarına bayılıyordum. | Open Subtitles | ..أحببت عطل نهاية الاسبوع عندما كانت تأتي وتقضي ليلتها مع جدتها.. |
Bu, Elizabeth'in annesini görmek için son şansı Paige'in de büyükannesiyle tanışması içinse tek şansı. | Open Subtitles | وهذه فرصتها الأخيرة لرؤية امها وفرصة بايج الوحيدة لرؤيتة جدتها |
büyükannesiyle yaşıyor. Ona sormalıyım. | Open Subtitles | انها تعيش مع جدتها سأحتاج ان اسألها |
Ondan sonra onu büyükannesiyle gönderdim. | Open Subtitles | لقد جعلتها تذهب مع جدتها بعد ذلك |
Üzgündü. Çok ağlıyordu. büyükannesiyle çok yakındılar. | Open Subtitles | كانت حزينة ، تبكي كثيراً وقد كانت مقرّبة من جدّتها |