"büyükbabası" - ترجمة من تركي إلى عربي

• جده
• جد
• جدها
• جدّه
• جدّ
• جدّها
• جداه
• جَدّه

Büyükbabası, Amerikan iç savaşı kahramanlarından.
جده كان بطلاً فى الحرب الأهلية الأمريكية

Eduardo'nun büyük Büyükbabası -- Patería de Sousa -- bu işe 1812'de başlamış.
حيث كان جد ادواردو بارتيرا دي سوزا يفعل ذلك منذ العام 1812

Ve bu adamın Büyükbabası kutup gecesinden veya kar fırtınasından korkmuyormuş.
ولذلك، لم يكن جد هذا الرجل مرعوب بواسطة ليل القطب الشمالي أو العاصفة الثلجية التي كانت تهب

Büyükbabası onu, bir geneleve sattığında sadece 14 yaşındaymış.
فعندما كانت في الرابعة عشر، باعها جدها لدار عهر

Ondan önce babası yoğurt yapıyormuş hatta Büyükbabası da krem peynir yaparmış.
وكان أبوه يصنع الزبادي قبله، وقبل ذلك كان جدّه يصنع الجبن الكريمي.

- Evet, bir gariplik oluğunu anlamıştım çünkü genelde Morty'nin Büyükbabası onu okuldan alıyor.
نعم ، انظري ، كنت اعلم ان هنالك شيء مريب يجري لأنه عادةً جدّ مورتي الذي يأخذه الى المدرسة

Bir Büyükbabası vardı. Ama zavallı adam öldürüldü.
كان جدّها موجود لكنّه قُتل

Litvanya doğumlu, Balıkçı Büyükbabası tarafından yetiştirilmiş.
إنه ليتواني المولد, رباه جده من والده الذي كان صياداً

- Büyükbabası katolikmiş ve genç Bay Coglin bunca zaman bu konuda hiç konuşmamış.
جده كان كذلك مما يعني أن السيد كولجن الشاب قد كافح ليعيش فى هدؤء

Ailesi dört nesildir donanmada. Büyükbabası Arizona'da topçuydu.
الجيل الرابع من البحرية ، كان جده المدفعجي في أريزونا

Büyük mucit, Ray Steam. Babası da, Büyükbabası da hep işe yaramaz döküntüler icat ettiler.
مخترع الأشياء عديمة الفائدة مثل والده و جده

Büyükbabası ve babası sanki hiç yokmuş gibiler. Hiçbir etkileri yok.
جده و أبوه من الأشخاص الغير فاعلين على الإطلاق.

Eğer geçmiş soysuz dostumuz Fry'ın kendi Büyükbabası olmasını yadırgamıyorsa, biz kimiz ki yargılayacağız?
إذا كان التاريخ لا يهتم أن صديقنا المنحط فراي هو جد نفسه إذاً من نحن حتى نحكم عليه ؟

Bekçinin Büyükbabası kasabanın ve gölün sahibiydi
جد المأمور كان يمتلك البحيرة ونصف المدينة

Ve bahse girerim ki Bu kızın Büyükbabası da götün tekiydi.
وأراهن أن جد تلك الفتاة كان أحمقاً أيضاً

Bak, Büyükbabası öldü, ve postasını almamı istedi.
حسناًً لقد توفي جدها ولقد طلبت منى ان اخذ بريدها

Alışılmışın dışında bir hareketti, ama Maggie onu arkada bıraktı. Eminim şu anda Büyükbabası ona gülümsüyordur.
غير تقليدي لكنه أعادها الى السباق أن أراهن أن جدها يبتسم الآن

Evlat bu çocuk iyi yaşasın ve Büyükbabası gibi olmasın diye.
بنيّ، إنّه حتى يعيش الطفل بهناء، وليس عليه أن يفعل مثل جدّه.

Büyükbabası, İkinci Dünya Savaşı'nda amiralmiş.
جدّه كان أميرالاً أثناء الحرب العالمية الثانية.

O da bu sırrı verebileceği tek kişiye verdi büyükbabamın Büyükbabası...
ولم يبُح به إلاّ لشخص واحد، هو جدّ جدي.

Evet. Dünyanın en mükemmel Büyükbabası mıyım neyim?
نعم، أأنا أفضل جدّ بالعالم أم ماذا؟

- Cokely'nin, Büyükbabası olduğunu biliyordur.
- هي يجب أن تعرف كوكيلي جدّها.

Çocuk da, büyükanne ve Büyükbabası da şimdi kayıp.
و هذا الطفل مفقود الآن و كذلك جداه

Onu Büyükbabası büyütmüş.
جَدّه رَفعَه عملياً. هَلْ أنت لَكَ لا مشاعرَ مطلقاً؟