Ertesi gün elinde bir çantayla Fransız büyükelçiliğine gitti. | Open Subtitles | في اليوم التالي ذهب للسفارة الفرنسية حاملاً حقيبة |
Donanma İstihbaratı Tokyo'nun büyükelçiliğine şifre çözücüleri imha edip tüm gizli belgeleri yakmalarını söyleyen bir mesaj almış. | Open Subtitles | أدميرال سيدي المخابرات اعترضت اتصالاً للسفارة اليابانية في واشنطن |
Donanma İstihbaratı Tokyo'nun büyükelçiliğine şifre çözücüleri imha edip tüm gizli belgeleri yakmalarını söyleyen bir mesaj almış. | Open Subtitles | أدميرال سيدي المخابرات اعترضت اتصالاً للسفارة اليابانية في واشنطن |
O başaramadı ve Meksika büyükelçiliğine oynadı. | Open Subtitles | لقد فشل فأصبح سفيرا في المكسيك |
Uzmanlar "insan" büyükelçiliğine gönderildi. | Open Subtitles | الخبراء أرسلوا سفيرا من الناس |
Scotland Yard'daki Rus masası senin Londra'daki gizli görevinin sona erdirilmesi için Rus büyükelçiliğine resmi bir talepte bulundu. | Open Subtitles | (المكتب الروسي في شرطة (لندن قـدّم طلباً رسمياً للسفارة الروسية (أن تنتهي مهمتك السرية في (لندن |
Buldum. Kate Çin büyükelçiliğine gitti. | Open Subtitles | حصلت عليها "كايت" ذهبت للسفارة الصينية |
Onun Birleşik Devletleri büyükelçiliğine girmesine izin veremem. | Open Subtitles | لا يمكنني إدخاله... للسفارة الأمريكية |