Şimdi Büyükelçiyi de ikinci katta bir yerde kilitli tutuyorlar. | Open Subtitles | وهم يحتجزون السفير الآن في مكان ما في الطابق الثاني |
Alçak sesle. Bağlanınca Büyükelçiyi isteyin. | Open Subtitles | ليس بصوت عال عندما يرد الرقم أطلبى محادثة السفير |
- Büyükelçiyi bekletmeyelim. | Open Subtitles | دعنا لا نُبقى السفير ينتظر أأنت بخير يا سيدى؟ |
Komutan, planları bulana kadar gemiyi arayın ve Büyükelçiyi de bana getirin. | Open Subtitles | أيها القائد دمر هذه السفينة حتى تجد تلك التصميمات وأحضر السفيرة أُريدها حية |
Pekala. Yani, bu yerel uyuşturucu karteli, Büyükelçiyi öldürmek için, üç gizli servis ajanına rüşvet mi veriyor? | Open Subtitles | فإذا يرشي موزعي المخدرات المحليين 3 عملاء لقتل السفيرة |
Büyükelçiyi hedef aldılarsa onda istedikleri bir şey olmalı. | Open Subtitles | لو استهدفوا السفير, هو لدية شىء يريدونه. |
Ellison, Büyükelçiyi değiş tokuşu yapması için muhtemelen yalnız göndermiştir ama her şeyin yolunda gittiğinden emin olmak için yakınlarda bir yerde teknik ekibiyle birlikte izleme sistemi kurmuştur. | Open Subtitles | اليسون ربما ارسل السفير لوحدة لعمل المبادله, لكن هو سيكون قريب يراقب مع فريقة حتى يتاكد بعدم حدوث شىء خطا. |
Aşı tavsiyesi için Büyükelçiyi rahatsız edecek değilim. | Open Subtitles | لن أزعج السفير فقط لأحصل على رحلة ميدانية |
Adamlar Büyükelçiyi o kapıyı açmak için FBI'ı da askerleri dışarı çıkarmak için kullandı. | Open Subtitles | الخاطفون قاموا بإستخدام السفير لفتح ذلك القبو ، والوحدات الفيدرالية لإخراج أولئك الجنود إلى الشارع |
Bildiğim şey, Foster'ın kızını kaçırması için birisinin ona para ödediği ve ardından Büyükelçiyi güvenlikten bir bomba geçirmeye zorladığı. | Open Subtitles | ما الذي أعرفه هو أن شخصٌ ما دفع له لكيّ يخطف إبنة فوستر وبعدها أجبر السفير على أن يدخل قنبلة من خلال الأمن |
Elçiliği ele geçirdiğimizi, Büyükelçiyi zapt ettiğimizi ve kızlara sağ salim ulaştığımızı söyledim. | Open Subtitles | قلت له اننا اقتحمنا السفارة حتى نحتجز السفير ونستعيد الفتيات السبع |
Biz gelene kadar Büyükelçiyi ve sivilleri güvende tutun. | Open Subtitles | حاول حماية السفير وبقية المدنيين هناك إلى أن نصل إليك |
Büyükelçiyi ata, ülkeyi terketsin. | Open Subtitles | أتواعد مع السفير يترك الدولة ويسافر |
Ed, Çok nadir olduğundan eminim, ama Büyükelçiyi görmeliyim... | Open Subtitles | إيد, أنا متأكد إن هذا نادر ... لكنى أفترض أن السفير |
Bakan Büyükelçiyi çağırmış. | Open Subtitles | لقد تم إحضار السفير عن طريق الوزارة |
Büyükelçiyi, o keşif resimlerini elde etmek için öldürmedin. | Open Subtitles | لم تقتل السفير من أجل أخذه صور المراقبة |
Büyükelçiyi yedi numaralı kuru havuzda tutuyorlar. | Open Subtitles | انهم يمسكون السفير الحوض رقم سابعة. |
Eğer bu, tüm olanları izlemek için Büyükelçiyi Santa Barbara'ya getirtip, ev kiralatacak kadar önemli uluslararası bir olaysa o zaman olay neden personelinin en düşük rütbeli üyesi ile geçiştirildi? | Open Subtitles | إذا كانت هذه حادثة دولية كبيرة جعلت السفير يُحلّق إلى هنا ويستأجر منزلاً في "سانتا باربرا" للإشراف على كل شيء |
- Roketlerin var ve niyetin Büyükelçiyi öldürmekse neden güvenli binaya girmesine izin veriyorsun? | Open Subtitles | ولديكَـ النيّةُ العازمة على قتلِ السفيرة فلما قد تسمحُ لها بالولوجِ إلى مبنىً مُأمن؟ |
Ben buluşmaya hazırlanana kadar Büyükelçiyi olaydan uzak tutun. | Open Subtitles | لا، قم بتأجيل أي شيءٍ مع السفيرة حتى تتاح لي الفرصة للتحضير لهذا الاجتماع |
Dur tahmin edeyim, son bir buçuk saatini Büyükelçiyi benim kafayı yemediğime inandırmak için harcadın. | Open Subtitles | دعيني أحزر، لقد أمضيتِ الساعة والنصف الماضية محاولةً أقناع السفيرة بأني لستُ معتوهً فاقدٌ للعقل |
Evet, Büyükelçiyi talepte bulunmak için arıyorlar. | Open Subtitles | اجل,انهم اتصلوا بالسفير ليقولوا مطالبهم. |