Ayrıca durdurulamazdı; silah, ateş ve yüksek sıcaklık... Ne fırlatırsan fırlat, tekrar büyüyor ve taşkınlığına devam ediyordu. | TED | لا يُمكن القضاء عليها. بالأسلحة أو النار أو الحرارة العالية أي كان ما تُلقيه عليها، تنمو مُجددًا وتستمر بالدمار. |
domuzları normalin iki katı hızla büyüyor ve kendisi de zengin bir domuz çiftçisi çevre için de yararlı | TED | والخنازير تنمو بسرعة تعادل ضعفي السرعة الطبيعية، وإنه مربي خنازير غني، وإنه لأمر جيد بالنسبة للبيئة، |
ABD'ye kıyasla iki kat hızla büyüyor ve büyümenin büyük kısmı telefondan geliyor. | TED | فقط ظلت تنمو بمعدل الضعف مقارنة بالولايات المتحدة الأمريكية ومعظم هذه الصفقات تتم على الهاتف المحمول. |
Sorunun "boyutunu" düşündükçe daha da "büyüyor" ve gerçekten... | Open Subtitles | عندما أقوم في التفكير بحجم المشكلة و أنها تنمو بشكل أكبر حقا حقا؟ |
Böylece ağaçlar daha uzun ve hızlı büyüyor ve ormanlar ortaya çıkmaya başlıyor. | Open Subtitles | لذا تنمو الأشجار أسرع وأطول والغابات تبدأ في الظهور |
Böylece ağaçlar daha uzun ve hızlı büyüyor ve ormanlar ortaya çıkmaya başlıyor. | Open Subtitles | لذا تنمو الأشجار أسرع وأطول والغابات تبدأ في الظهور |
Bitkiler diğer bitkilerin üstünde, yükseklik kazanmak için büyüyor ve çalabildikleri kadar çok nem çalıyorlar. | Open Subtitles | النباتات تنمو على غيرها من النباتا للحصول على الارتفاع وسرقة الرطوبه على قدر ما يمكن |
İlerici hareketler, muazzam cesaretle büyüyor ve direniyor. | TED | والحركات التقدمية تنمو وتقاوم بشجاعة. |
Baharda, güneş buzullara döndüğünde, fitoplanktonlar oluşuyor, buzun altında büyüyor, ve sonra daha büyük yosun tabakaları oluşuyor, ve sonra tüm bu yaşamdan beslenen zooplanktonlar meydana geliyor. | TED | وفي الربيع عندما تطل الشمس على الجليد فان هذه الكائنات تشكل العوالق النباتية والتي تنمو اسف الجلد ومن ثم تكبر لتصبح اعشاب بحر ومن ثم تحصل على بلانكتونات كثيرة تغذي كل الحياة البحرية |
İşte o ağaç, büyüyor ve nefes alıyor. Tıpkı senin gibi. | Open Subtitles | الآن، تلك الشجرة تنمو ويتنفس، مثلك. |
Hillside büyüyor. Ve konu bunun hakkında. | Open Subtitles | هذه المنطقة تنمو وهذا هو كل ما هنالك |
Yoğun güneş ışığı ve yağmur ile acımasızca büyüyor ve bu karman çorman ormanın dört bir yanını sayısız yaratığın gürültüsü dolduruyor. | Open Subtitles | مع الكثير من الشمس" "والمطر، تنمو بلا هوادة وما حول الغابة المتشابكة" "هو ضجيج مخلوقات لا حصر لها |
Şehir büyüyor ve değişiyordu. | Open Subtitles | لأن البلدة كانت تنمو و تتغير |
Sonra gördümki karnın büyüyor ve beni beklediğini anladım. | Open Subtitles | بعدها شاهدت بطنك تنمو... وعرفت أنك تنتظرينني ... . |