İsmini vermeyen biri üssün güvenlik merkezini aradı ve birinin bıçaklandığını söyledi. | Open Subtitles | أنا سـيدي هناك رسالة من مجهول أن شخصـا طعن هنا |
Hiç kimse kimin bıçaklandığını bilmiyor ve şu anda hiç kimse nefes alamadığı için lüks sınıfa çıkamıyoruz bile. | Open Subtitles | لا يعرف أحد من طعن من, و لا نستطيع الصعود إلى إلى درجة رجال الأعمال لأن لا أحد يستطيع التنفس هناك |
Kapı kolundaki kan kapıyı yaralı elle açtığını yani dairenin dışında bıçaklandığını gösteriyor. | Open Subtitles | وجدت بسبب أنه فتح الباب بيدهالمجروحة.. وهذا يشير إلى أنه قد تم طعنه خارج شقتكِ |
Kahvaltıdan sonra bir manyak tarafından bıçaklandığını düşünsene. | Open Subtitles | تخيلي أن تذهبي لتناول الإفطار وتتعرضي للطعن بدون سبب |
Rüyamda adamın park yerinde bıçaklandığını gördüm. | Open Subtitles | راودني هذا الحلم رأيت فيه شاباً يُطعن في ساحة انتظار السيارات |
Buz kıracağıyla veya tığ ile bıçaklandığını sanmışlar. | Open Subtitles | ولكنهم لم يجدوا رصاصة، يرجحون أنه طُعن بسكين للثلج أو خزّامة |
Hayır, tıbbi inceleme yapanlar sırtından bıçaklandığını söylediler. | Open Subtitles | كلاّ، قال الطبيب الشرعي أنّها طُعنت من الخلف، |
Makise Kurisu'nun bıçaklandığını söyleyen bir mesaj. | Open Subtitles | أرسلت لك رسالة! رسالة عن ماكيسي كوريسو التي طُعِنت |
House'un istemediği bir testi yaparken Chase'in bıçaklandığını hatırlıyorsun değil mi? | Open Subtitles | يبدو انك كنت مصيبا بشأن الاضطرابات الهضمية انت تتذكرين ان تشايس قد طعن |
Kurbanın 18 cm'lik metal bir cisimle bıçaklandığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | نحن نعتقد أنّ الضحيّة طعن بأداة معدنيّة لا يقلّ قياسها عن سبع بوصات. |
Polis; saldırganın yakalanmadığını ve saldırı sırasında bıçaklandığını söylüyor. | Open Subtitles | الشرطة تقول أن المسلح مازال طليقاً و يعتقدونَ أنهُ طعن خلال الهجوم |
Sana Marcus'un bıçaklandığını anlattım, ama nasıl olduğunu anlatmadım. | Open Subtitles | اخبرتك بأن ماركوس قد تم طعنه ولكني لم اخبرك كيف |
Adli tıp Alec'in boğazının kesildiğini ve sırtından iki kez bıçaklandığını söyledi. | Open Subtitles | الطبيب الشرعى قال ان حنجرة " أليك " شقت و تم طعنه مرتان فى الظهر |
Polis, evin sahibi olan şahsın bıçaklandığını, boğazının kesildiğini ve dün geceki yangının, suçu örtbas etmek için çıkarıldığını söylüyor. | Open Subtitles | تقول الشرطة أن الرجل الذي يعيش في المنزل قد تم طعنه في الحنجرة، وأن حريق الليلة الماضية ما هو إلا محاولة لتغطية الجريمة. |
Kurbanın 4-5 milimetre çapında dairesel bir silahla iki kez bıçaklandığını işaret eden iki dairesel çukur var. | Open Subtitles | هنالك نوعان من الحفر المستديرة، يشير إلى أن الضحية تعرضت للطعن مرتين بسلاح أسطواني |
Sevgilisinin boş yere bıçaklandığını izliyordu. | Open Subtitles | لقد شاهدت صديقها يتعرض للطعن بدون سبب |
Şimdi, bir adamın çok feci bir şekilde defalarca bıçaklandığını gördüm. | Open Subtitles | رأيتُ رجلا يُطعن بوحشية عدة مرات |
Ne ziyaretçiler, ne yaralı gardiyan Trimble'ın bıçaklandığını görmemiş. | Open Subtitles | لا أحد من الزوار ولا الحارس المصاب رأوا (تريمبل) يُطعن أيّها الرئيس. |
bıçaklandığını sanıyordum. | Open Subtitles | اعتقدت أنَّه طُعن بالسكين؟ |
Bu çentik bıçaklandığını işaret ediyor. | Open Subtitles | تشير هذه الشقوق إلى أنه طُعن |
22 kez bıçaklandığını anlatıyor. | Open Subtitles | يُخبرنى انها طُعنت 22 مره |
Kızın 22 kez bıçaklandığını anlıyorum. | Open Subtitles | يُخبرنى انها طُعنت 22 مره |
Courtney'in yeşil odada bıçaklandığını biliyoruz. | Open Subtitles | نعرف أن (كورتني) طُعِنت هنا في الغرفة الخضراء. |
Meadow Crane'in, babasının bıçaklandığını söylediği yer orası. | Open Subtitles | (ذلك حيث قالت (مايدو كرين أن والدها قد طُعِن |