Sanırım şu an ikimizden de bıkmış durumda. Özellikle benden. | Open Subtitles | أظن أنّه سئم منّا نحن الإثنين الآن، ولكن منّي أنا أكثر |
Anlaşılan biri de yemekhane yemeklerinden bıkmış. | Open Subtitles | يبدو أن هناك شخصاً قد سئم طعام المقصف |
Sen de bozuk moralle dolaşmaktan bıkmış olmalısın. | Open Subtitles | ويا، رجل، وربما كنت تعبت من الشعور إلى أسفل. |
Etrafındaki keder ve zulümden... ve kendi sabrından bıkmış. | Open Subtitles | و تعبت من المعاناة و الالم التي يعيشوها البشر آنذاك و تعبت من مشاهدتهم يقتلون |
Anlarsın ya, bütün bu hikayeleri dinledim... ve tabii ki kendimden bıkmış durumdayım. | Open Subtitles | لقد سمعت كل هذه القصص لذا فقد سأمت من نفسي بالطبع |
Otoyol kenarlarından yıllarca bir hiç uğruna ve hiç ilerlemeden çalışmaktan bıkmış her insanı kurtarırdım | Open Subtitles | أنا آخذُ حق كُلّ شخص تعب من وظيفته وعمله لسنوات في المصانع بدون مقابل .. |
Ya da geride kalan ölümlerden bıkmış durumdalar. | Open Subtitles | أو أنهم سأموا من ترك كل الحاويات الجسدية تلك من ورائهم |
Tüm dünyada, korku ve baskıdan bıkmış olanlar topluluklarında ve sınırlarının dışında birleşiyorlar. | TED | في جميع أنحاء العالم, أُناس قد سئموا وتعبوا من الخوف والقمع متصلون بمجتمعاتهم وعبر الحدود. |
Bu insanların itip kakmalarından bıkmış usanmış birisi. | Open Subtitles | شخص ما سئم من دفع هؤلاء الناس له طوال الوقت . |
İtilip kakılmaktan bıkmış avantajı ele almak ister filan. | Open Subtitles | وانه سئم من كونه مضايق ومُسْتَغْلّ |
Belki sen ve arkadaşlarından bıkmış ve gitmiştir. | Open Subtitles | ربما أنه سئم منكِ ومن صديقاتكِ |
- Otobüslerde sefil olmaktan bıkmış mıydı? | Open Subtitles | - هل لأنه سئم ركوب الحافلات الرديئة؟ |
Savaştan ve yalnızlıktan bıkmış olan bir kızı. | Open Subtitles | ... انها عن فتاة وحيدة ... التى تعبت من الحرب والوحدة |
Bildiğim şey... herkesin bana ne yapmam gerektiğini söylemesinden bıkmış olmam. | Open Subtitles | ولكنني أعرف بأني تعبت من ان الجميع يفرضون علي ما أفعله . |
Annen olduğunu düşün, seni dinlemekten bıkmış olan annen. | Open Subtitles | تظاهر انها امك الام التى سأمت من الاستماع اليك |
Bu yargılamalarından bıkmış, sabit eleştirilerinden. | Open Subtitles | لقد سأمت من حكمك عليها وانتقادك المتواصل لها |
Her neyse adam karısını devamlı düdüklemekten bıkmış. Dürüstçe kazanırım, anladın mı? | Open Subtitles | على أية حال، هذا الرجل تعب من مضاجعة زوجته. |
Bu adam, zavallı bir adam, yalnız bir adam, başkalarına gelen ama, kendisine hiç gelmeyen fırsatları beklemekten bıkmış usanmış bir adam. | Open Subtitles | إنه رجل فظ، رجل وحيد، تعب من انتظار الترقيات التي تذهب للآخرين ولم تؤول إليه. |
Haraç vermekten bıkmış işverenler kızları hakkından endişelenen babalar, kanun eksikliğinden hakları yenmiş kadınlar ve erkekler. | Open Subtitles | -من يكونوا؟ -أصحاب أعمال سأموا التعرّض للإبتزاز ، آباء غاضبين، قلقين على بناتهم. |
Beyaz üstünlükçü, yetkileri elinde tutanların saçmalıklardan bıkmış, onların canına okuyan adamlardı. ve sadece oraya gittiler ve herkese günlerini gösterdiler. | TED | الشبان راكلي المؤخرات الذين سئموا من ذلك العنصري الأبيض، أصحاب السلطة، هراء، وفقط دخلوا هناك وركلوا مؤخرة كل شخص. |