- Karanlık doruğa ulaşırsa, oraya gel. - Ailemi bırakamam. | Open Subtitles | إذا بلغ الظلام ذروته قابلنا هناك لا يمكنني ترك عائلتي |
Teşekkürler; ama, babamı burada yalnız bırakamam. | Open Subtitles | شكراً لك، لكنني لا أستطيع ترك أبي وحيداً هنا. |
Olmaz, seni asla bırakmam, kardeşimi asla yarı yolda bırakamam ama içmem gerek. | Open Subtitles | لا , أنا لن أتركك أبدا لا يمكنني أبدا أن أترك أخي لكي يا اخي , على أن أحظى بشراب واحد |
Şehirde sana daha güzel bakılacağının farkındayken, seni bu odada bırakamam. | Open Subtitles | لن أتركك هنا في هذه الغرفة. ستحظى بعناية أفضل في المدينة |
Ama oğlum burada. Onu bırakamam. | Open Subtitles | لا يمكنني تركه ألا تعتقدين ان هناك حلا ما؟ |
Şu an yaralı olan o ve onu burada bırakamam. | Open Subtitles | حالياً هي التي تأذت و أنا لا أستطيعُ تركها هُنا |
Çünkü sana borçluyum. Ayrıca seni bir hücrede çürümeye bırakamam. | Open Subtitles | لأنّي مدينٌ لكَ، ولم يكن بوسعي تركك في زنزانة لتتعفّن. |
Tekerlekli sandalyeyle karavanda kalamaz, ve onu evde de yalnız bırakamam. | Open Subtitles | المقطورة لاتتسع للكرسي المدولب وأخشى أن أتركها وحيدة في المنزل |
Siyahlı adamı öylece bırakamam. - Ah tabi. - O çok iyi. | Open Subtitles | ـ لا يمكنني ان اترك الرجل ذوة البدلة السوداء متدلي ـ اجل |
Onları bu kadar kolay bırakamam. | Open Subtitles | أنا لاأستطيع ترك الامور والذهاب بهذه السهولة |
Annemi bırakamam, kardeşimi de, henüz değil. | Open Subtitles | لا أستطيع ترك أمي ولا أخي الصغير ليس بعد |
Şu anda bırakamam, biliyorsun bunu. | Open Subtitles | لا يمكنني ترك القضية الآن، أنت تعرفين هذا |
Kızları avluda oynamaya bırakamam. | Open Subtitles | لا أستطيع ترك البنتيْن تلعبان في الفناء. |
Ama düşen bir dostumu geride bırakamam. | Open Subtitles | . لكني لا أستطيع أن أترك رجلاً يسقط ورائي |
Annemi yalnız bırakamam. Orada kalmayı seviyor öyle değil mi? Öyle olsun! | Open Subtitles | أنا ذاهب إلى بيت كبير أنا لم أترك أمّي مثلك الرمل سيرشدني إلى طريق البيت سأتعلّم الموسيقى |
Seni burada öylece büyük boy kolan ve patatesinle bırakamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أتركك هنا في الواقع مع الصودا والبطاطس |
Yapmam gereken şeyler açıkça evde dururken onu burada bırakamam. | Open Subtitles | لا يمكنني تركه هنا بينما كل الأمور اللازمة لمساعدته في المنزل |
Babamın taksisi bu. bırakamam. İşe çıkması için lazım ona. | Open Subtitles | هذه سيارة أبي، لا يمكنني تركها هُنا لأنّه يحتاجها للعمل |
Saçmalama. Seni bu halde bırakamam. | Open Subtitles | لا تكوني سخيفة, من المحتمل أنني لن أستطيع تركك لوحدكِ هكذا |
Eğer aşağıdaysa onu burada bırakamam. | Open Subtitles | إن كانت هنا بالأسفل. فلا يمكنني أن أتركها. |
Hiçbir şart altında gemimi ya da adamlarımı düşmanın ellerine bırakamam. | Open Subtitles | تحت أيّ ظرف ... لن اترك قاربي أو طاقمي إلى العدوّ |
Onu burada yalnız bırakamam. Ben olmazsam ölür. | Open Subtitles | لا يمكننى أن أتركه وحده فى هذا المكان سيموت بدونى |
İşim zorlaşıyor ama ben onları burada bırakamam. | Open Subtitles | ..هذا يجعل مهمتي اصعب لكن لايمكنني تركهم هنا |
İstersen sen dön. Seni yalnız bırakamam. | Open Subtitles | يمكنك انت ان تعود لو شئت لايمكننى ان اتركك بمفردك. |
Tanımadığım biri için her şeyi bırakamam. | Open Subtitles | لا يمكنني التخلي عن كل شيء من أجل رجلٍ لا أعرفه و لا يعرفني |
Onu burada bırakamam. | Open Subtitles | سايلور هنا في ورطة كبيرة لا استطيع ان اتركه |
Sen böyle ağlamak üzereyken seni yalnız bırakamam. | Open Subtitles | بعدما رأيتكِ على وشك البكاء، لا يُمكنني ترككِ هُنا لا يمكنني فِـعل هذا |
Aileme veda etmek yeterince kötü zaten, bir de onları parasız bırakamam. | Open Subtitles | .أنها سيئة لدرجة أنّي سأترك عائلتي .لكن لن أتركهم مفلسين |