| Eğer biri bir şey derse; başkası bağışlamış ayaklarına yatarız. | Open Subtitles | اذا تسائل اي احد.. سندعي بان شخصا ما اخر قد تبرع بهم |
| Kar motosikleti buza girmiş. Vücudunu bilime bağışlamış. | Open Subtitles | لقد سقطت زلاجتهُ من خلال الجليد و تبرع بجسدهِ للعلم |
| Sözde, oda arkadaşı arabasını hayır kurumuna bağışlamış. | Open Subtitles | ويُزعم أنّ شريكه في السكن قد تبرع بالسيارة للجمعيات الخيرية. |
| Onu paradan daha çok yaralayan, bence... parayı bir örgüte bağışlamış olmamdı; | Open Subtitles | لكن ما ضايق والدتك أكثر هو أننى تبرعت بالمبلغ لمنظمة.. |
| Evini arazisini ve tüm resimlerini genç sanatçılara bağışlamış | Open Subtitles | لقد تبرعت بمنزلها وأرضها و.. وكل أعمال الرسم خاصتها للفنانين الشباب |
| Nebraska kongre adaylarından birinin başarısız kampanyasına 250 dolar bağışlamış. | Open Subtitles | تبرّع بـ 250 دولار إلى حملة انتخابية فاشلة لأحد مرشّحي الكونجرس في نبراسكا |
| Canını bağışlamış. Neden dersin? | Open Subtitles | عفا عنك لم تظن أن ذلك حدث ؟ |
| Birisi 20 cent bağışlamış. | TED | تبرع أحدهم على الإنترنت ب 20 سنتاً. |
| "Hey, bir sürü hayat kurtaran bu hastane binasını kim bağışlamış?" | Open Subtitles | "من تبرع لإنشاء هذا الجناح بالمستشفى الذي ينقذ أرواح الناس؟ |
| Eşi organlarını bağışlamış. | Open Subtitles | وقعت زوجته بطاقة تبرع بأعضائها |
| Apollo üniversitesinin yeni bilgisayar bilimi kanadına ismin veriliyor, çünkü sevgili baban mezunlar derneğine yaklaşık bir milyar cubit bağışlamış. | Open Subtitles | دخول كلية علوم الكمبيوتر الجديدة "جامعه ابولو لان ابي تبرع بمليار" كابتس لصندوق الخريجين |
| Oğlum o arabayı iznim olmadan bağışlamış. | Open Subtitles | ابني تبرع بتلك السيارة من دون إذني |
| Bunları sabah birisi bağışlamış. | Open Subtitles | حسنًا، أحدهم تبرع بهن هذا الصباح |
| Ama duyduğumuza göre onlar servetinin bir kısmını İmam Bara için bağışlamış. | Open Subtitles | لكننا سمعنا أنهم " "تبرعت ب جزءا من ممتلكاتهم إلى إمامبارا. |
| Evet, evet, evet, evet, evet... patronunuz onu benden çalmadan önce hokey koleksiyonumu yanlışlıkla kiliseye bağışlamış. | Open Subtitles | ... أجلّ، أجلّ قبل أن يسرقها رئيسك مني بالصدفة الغير مقصودة تبرعت بمجموعة الهوكي خاصتي |
| Tamam, bütün bunların sizinle ilgisi Bay Locke, sizin Adam Seward'a bir böbreğinizi bağışlamış olmanız. | Open Subtitles | (علاقة هذا بك يا سيد (لوك هو أنك تبرعت له بإحدى كليتيك |
| Son kuruşa kadar bağışlamış. | Open Subtitles | لقد تبرعت بكل بنس |
| Şu devireceğimiz adam var ya 43 yıllık bir itfaiyeciymiş ve en iyi arkadaşına böbreğini bağışlamış. | Open Subtitles | حسناً، الرجل الذي نحن على وشك صرفه كان رجل إطفاء لمدة 43 سنة -ولقد تبرّع للتو بكليته لصديقه المقرّب |
| Beni yapmak için tedaviye başlamadan önce spermlerini bağışlamış. | Open Subtitles | تبرّع بالـ... منيّ الذي استخدموه لتكويني قبل أن يبدأ علاجه |
| Daha önce alaşağı ettiğimiz kalpsiz CEO'lar gibi gözüküyor ama bu adam geçen sene Bill ve Melinda Gates'den bile daha çok para bağışlamış. | Open Subtitles | الآن، إنّه يبدو كأيّ رئيس تنفيذي عديم النفس سبق وأطحنا به من قبل، ولكن لنكن صادقين، هذا الرجل قد تبرّع بالكثير من الدولارات في العام الماضي أكثر من (بيل) و(ميليندا غيتس). |
| Lakin, canını bağışlamış olmasına da minnettarım. | Open Subtitles | لكنني مُمتنة لأنه عفا عنك |
| Ve Tanrı onu bağışlamış. | Open Subtitles | و عفا الله عنه! |