Genleri farklı bir şekilde yeniden işaretleniyordu ve işaret geldiği zaman genomları bağımlılığa neden olan fenotipi geliştirmeye hazırdı. | TED | يُعاد وسم جيناتها بطريقةٍ مختلفة، وحين يأتي التذكير، يكون المحتوى الوراثي جاهزًا ليطور هذا النمط الظاهري للإدمان. |
Birçok insan travmadan geçer. Bunu bağımlılığa dönüştürmeden. | Open Subtitles | يمرّ كثير من الناس بصدمات دون أن يتحوّلوا للإدمان |
Hepimiz bağımlılıkla yaşayan birisi tanıyoruz, hepimiz Amerika'da insanların bağımlılığa olan görüşünü değiştirmek için kendi görevimizi yapabiliriz. | TED | جميعنا يعرف شخصاً ما يعاني من الإدمان، وجميعنا يستطيع المساهمة بتغيير الرؤية ونظرة المجتمع للإدمان بالولايات المتحدة الأمريكية. |
Nasıl cevaplayacağımı bilemediğim inanılmaz derecede basit birçok sorum olduğunu fark ettim. Mesela, 'bağımlılığa gerçekten ne sebep olur?' | TED | وأدركت بأنه يوجد عدد لا يصدق من الأسئلة الأساسية التي لم أعرف الإجابة عليها، مثلا، مالذي يُسبّب الإدمان بالضبط؟ |
Hep birlikte, Amerika'da insanların bağımlılığa olan görüşünü değiştirerek büyüyen bir hareketin parçası olabiliriz. | TED | ومع بعضنا البعض يمكننا أن نكون جزءاً من الحركةٍ المتصاعدة داخل الولايات المتحدة لتغيير وجهة النظر حول الإدمان. |
Bir bağımlılığından dolayı tutuklanıyor ve başka bir bağımlılığa yakalandığını görüyoruz. | Open Subtitles | يُسجن الرجل بسبب إدمان واحد و نحن نراه يُدمن على أخرى |
Willow'un karakteri bağımlılığa çok yatkın. Kanın tadını aldı. Oraya varmış olabilir. | Open Subtitles | لديها إدمان في شخصيتها , لقد تذوقت الدماء ربما ستكون هناك بالفعل |
Onları bağımlılığa daha elverişli hale getiren bir şey olmadığı gibi.. | Open Subtitles | لا يوجد شيء يجعلهم أكثر عرضة للإدمان |
Bana soracak olursan bağımlılığa yatkın kişiliği sayesinde. | Open Subtitles | {\pos(192,210)} في إعتقادي أنّ ذلك بسبب شخصيته التي تميل للإدمان. |
Ne bir açıklama arayın ne de bekleyin, size söyleneni ya kabul edin ya da bir tane kendiniz uydurun ve sonra bu soruyu rafa kaldırın çünkü bu bağımlılığa direnmek için kapanışa ihtiyacınız var. | TED | لذلك لا تبحثوا عن أي مبرر، ولا تنتظروا مبررًا، تقبّلوا فقط المبرر الذي قدّم لكم أو اصنعوا واحدًا ومن ثم كفوا عن السؤال، لأنكم بحاجة إلى تلك النهاية لمقاومة الإدمان. |
Amy, bunu anlatmaktan pek keyif almadığımdan bunu bilmiyorsun ama 20'li yaşlarımın başlarında, bir bağımlılığa karşı savaş verdim. | Open Subtitles | و ايمي، أنت لا تعرفين هذا السبب أنا لست بالضرورة استمتع بالحديث معك، ولكن في بداية العشرينات من عمري أنا أيضا حاربت الإدمان |
bağımlılığa meyilli bir anne, | Open Subtitles | وأم تميل نحو الإدمان |
bağımlılığa hastalık mı dediniz? | Open Subtitles | الإدمان كمرض ؟ |
Dikkat dağıtma, bağımlılığa dönüştü. | Open Subtitles | وعدم التركيز تحول إلى إدمان شديد |